61.BÖLÜM :《GİRDAP》

14K 720 946
                                    

Keyifli okumalar🖤

Yorum sınır 700

Sizi seviyorum.



Bir zamanlar, kendimle tamamen başbaşayken sığındığım bir düşünce vardı. Güçlü olmak. Yalnızlıktan korkmamak ve hatta bunu savunmak. Kendimi kimsesizliğime ispatlama duygusu gün geçtikce aynı anda beni benden de uzaklaştırmaya başlamıştı.

Öyle yalnızdım ki, kendimi karşıma alıp daimi bir dost hatta çoğu zamanda tehlikeli bir düşman haline getirmiştim. Hayatımda örneğine hiç rastlamadığım kişiliklerin rollerine bürünürken bir yandan da kendimi ablukaya alıyordum. Sokağımda yer ettiğim o çocuklar benim birer yansımamdı. Gürkan.. Uyuşturucu bataklığından sıyırmaya çalıştığım o çocuk benim cesedimdi aslında. İlker benim güçlü tarafımdı, Turan ise kaybolmuş yanım. Bir kızdan ziyade erkek gibi hissedişlerim çok daha fazlaydı.

Çünkü bu dünyada zayıflığın ve korunmaya muhtaç bırakılanların anlamıydı kız olmak. Her zaman reddettim bu karşılığı fakat aksi gibi davranamadım. Sıcak bir evde oturup bu düşünceye karşı gelmek çok daha kolaydı fakat ben bu rezilliğin tam ortasında, gerçekliğin çok daha cezbedici bir şekilde açık edildiği sokağın içerisindeydim. Erkek gibi yürüdüm, öyle konuştum ve karşı geldim insanlara.

Bir kadın olarak takdir edilmedim. Hayatta kalışım ve bu yaşa tek başıma gelişim değildi göz önünde olan. Arden dahi beni ilk tanıdığında erkek etiketini yapıştırmıştı üzerime.

Fakat Savaş.. 'Senin bir sıfata ihtiyacın yok. Evlat olmanın, çocuk olmanın eksikliği yaşama. Sen bir kadınsın ve tüm bunları da içinde barındırıyorsun', demişti bana. Bu cümleyi o geceden sonra çok kez tekrara aldım kafamın içinde. Her düşündüğümde bir başka yanımı keşfettim ve gurur duydum kendimle.

Kıyas değildi aslında bu. Arden ve Savaş'ı bir tutmuyordum veya onları yarıştırmıyordum ben. Sadece son zamanlarda bir tarafta ne kadar utanç dolu ve zayıf hissettiğimi, diğer tarafta ise hiçbir güce ve üne ihtiyacım olmadan, sadece bir kadın olarak ne kadar güçlü ve gururlu olduğumu hissediyordum. Bu yanım elbette Savaş'ın hanesi içerisinde daha ağır basıyordu.

İşte tam da bu yüzden şuan onun yanında, arabasında ve bakışlarının odağındaydım. Arkamı dönüp gitmedim. İtiraf ettiği onca şeyi görmezden geldim ve kaldığım yerden devam etmeyi seçtim. Kucağımdaki bez bebeği sıkıca tutarken aynı anda Savaş'a baktım göz ucuyla. Şaşkındı, bunu anlayabiliyordum. O ise ifadesine hiç yansıtmıyordu duygularını.

Bugün yollarımızın ayrılacağını kendi içerisinde onaylamıştı, belliydi. Neden yapamadığımı bilmiyordum. Tüm bu yalanların ve entrikaların içinden kaçamıyordum. Bu seferkini farklı kılan bir şeyler vardı ama. İtiraf, arınmak ve pişmanlık. Savaş'ta bunu görmüştüm. Deli gibi pişmandı yaptığı şeyden ve doğrusuyla yanlışıyla bunu düzeltmeye çalışıyordu.

Onu ilk tanıdığımda bu denli inançlı bir adam olabileceğini düşünmemiştim. Öyle bağlıydı ki hatta inancına, Sevde'yi sıyırmak istiyordu kendi cahilliğinden. Sebep olduğu enkazın yıkımını kendi sırtlanıyordu. Başkalarına değildi öfkesi ve kini. Savaş'ı kendime benzetiyordum. Seçimlerinin ve yara veren sonuçlarının kefaretini bir başkasına ödetmiyordu. Burada yine bir kıyas vardı, farkındaydım. Arden ise tüm hatalarının bedelini neredeyse bana ödetecekti.

Savaş bana git dedi açıkca. 'Ben sana zamanında yara verdim, hiç ettim. Seni yoklukla sınadım.' Bu yüzden git, benim gibi bir adamın yanında durma çünkü bunu haketmiyorsun dedi. Fakat Arden kolumdan tutup beni bilinmezliğe savurdu. Ardından tekrardan tutmaya kalktı. Acısı geçmemiş o kolumu tekrardan kanattı. Affetmeyişimi yüzüme vurdu ve beni suçladı.

ÇIKMAZ SOKAKTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang