12.BÖLÜM:《BİRLİK》

39.8K 1.9K 205
                                    


Ciğerlerimi yakıp kavuran bir ateş soluyor gibiydim. Tüm hücrelerimde gezinen, benliğimi sömüren. Aynı anda buz tutmuştu ellerim. Dişlerim birbirine çarpıyordu. Heyecandan mı yoksa soğuktan mı olduğunu ise ayırt edemiyordum.

Yolun ilk bir saatinde kollarım Arden'in belini sıkıca sararken iki saate yaklaştığımız an başımı onun sırtına yaslamış buldum. Öylece bir saat daha doldurduktan sonra ise dağ evine ulaşmıştık.

Motor durur durmaz mayışmış olan bedenim tekrardan can bulmuşcasına hareketlenmişti. Arden'den önce hızla motordan indim ve kaskımı çıkartıp etrafıma göz gezdirdim.

Bir kaç tane ahşap ev yan yana sıralanmış ve yüzlerini sonsuz giden maviliklere dönmüştü.
Tek tek evleri incelerken aklımdan geçirdiğim tek bir şey vardı.
Acaba babamın kelimeleri hangi evde yedi yıl boyunca mühürlü kalmıştı.
Hangi evden sesleniyordu bana?

"Hadi.."
Arden'in sesiyle tekrardan harekete geçtim ve onu takip etmeye başladım.
Motel tarzı küçük bir lobiye girdik. Her yer ahşaptan. Sobanın yandığını belli eden odun çıtırdamaları. Ve etrafı dış dünyadan tamamiyle sıyıran sarı bir ışık..Küçük ve sıcacık bir ortam.
Bedenimden önce ruhumu ısıtan bu yere hayranlıkla bakarken yaşlı bir adamın bizi izlediğini ancak fark edebilmiştim. Arden'e bakıp gözlerini kıstı ve burnunun üstündeki gözlüğü daha net görebilmek amacıyla bakışlarına itti.

Ardından yüzünde tanımış olmamın mutluluğundan kaynaklı olduğunu düşündüğüm gülümsemesiyle bize doğru yürüdü.

"Arden? Ulan hayta!"
Arden'e baktığımda hafif tebessüm ettiğini gördüm.

"Nasılsın Murat abi?"
Yaşlı adam hızla gelip kollarını Arden'e sardı.

"İyiyim hayırsız iyiyim.."
Omuzlarından tutup özlediğini belli edercesine bir süre süzdü.
"Nerelerdesin sen be oğlum.."

Ardından bakışları bende durdu.
Hafif gülümseyerek karşılık verdim ve Arden'e baktım.

"İş güç...Biliyorsun bizde sıkıntı bitmez.."
diye söylendi Arden.

Adam bakışlarını benden çekmeden Arden'in omzuna hafifce vurdu.
"Bu güzel kız kim bakalım.."
Çekingenlikle tekrardan gülümsedim ve yere çevirdim bakışlarımı.

Bir an önce mektuba kavuşmak istiyordum.

"Tanıştıracağım..."
dedi Arden ve etrafına göz gezdirip çenesini sıvazladı.

"Ama önce eve girmemiz lazım...Anahtarı verebilir misin?"
Yaşlı adam olumlu anlamda kafasını salladı ve resepsiyon tarzı, odundan yapılma bir masaya ilerledi. Ardından içinde onlarca anahtar bulunan, duvara monteli bir kutuyu açıp içinden gri ve mavi renkli bir anahtar çıkardı.

"Al bakalım ama bir seneye yakındır gelen giden yok oraya. Epey tozlanmıştır oğlum. Kalacaksanız ben size başka yer ayarlarım."
Arden gerek yok dercesine çenesini hafif yukarıya kaldırdı.
"Kalmayacağız."

Anahtarı avuçlarının arasına hapsetti ve yaşlı adama gülümseyip tekrardan dışarıya yöneldi.. Tepe ve yeşilliklerin bol olduğu bir yerdi. O kadar güzeldi ki.. Burada bir ömür sürebilirdim.
Ardenle beraber en ortada duran ahşap evin kapısına geldik. Anahtarı kilide yerleştirdi ve iki kere çevirip itti kapıyı.
Kalbim teklerken Arden'in omuzunun üzerinden içeriye göz gezdirdim. Bakışlarım karanlıkta gezinirken ışıkları yaktı.

Koskocaman bir şömine. Ve üzerlerinde beyaz çarşaf serili bir ton eşya. İçeriye adım attım aynı anda etrafı incelerken.

Arkamızdan kapıyı kapatıp gizli bir bölmeye ilerledi Arden. Merakla onu izlerken küçük bir çekmece çekti ve içinden bir deste kağıt çıkarttı.

ÇIKMAZ SOKAKحيث تعيش القصص. اكتشف الآن