56.BÖLÜM《ANLAŞMA》

18.1K 792 578
                                    

Merhaba uzun zamandır git geldeyim. Farkındayım sinir bozduğumun, çünkü kendiminkini de bozuyorum. Elimden geldiğince ve boşluk bulabildiğimde yazabiliyorum. Bu şekilde nasıl devam eder bilemiyorum ama final zaten çok uzakta değil diyebiliirim. Uzun zamandır sizlerle de konuşamıyordum. Birkaç soru sormak istiyorum ve herkes de katılırsa mutlu olurum. 🖤

*Çıkmaz Sokak'a ne zaman ve nasıl başladınız?

*Kaç yaşındasınız?

*Okurken neler hissediyorsunuz?

*İleri bölümler için beklentileriniz? Neler olacağı ile alakalı fikirleriniz var mı?

Keyifli okumalar🖤

Merdümgiriz.. Böyle derdi bana Devran amca. İstanbul'da karşılaştığım en iyi kalpli insanlardan biriydi. Köşe bir mahalleye açtığı küçük kulubesinde ikinci el kitaplar verirdi insanlara. Evet verirdi, satmazdı kitaplarını. Onca yokluğun içerisinde onları maddi bir kazanç haline getirmeyi reddederdi.

'Kitaplar satılmaz, paylaşılır kızım.'

Rastgele geldiğim o dükkanından bir kitap seçip fiyatını sorduğumda ilk bunu söylemişti bana. Sevinmekle şaşırmak arasında kaldığım o ince çizgide yüzüne kocaman bir gülümseme yayılmıştı. Benim o zamanlar çalmayı alışkanlık haline getirmiş oluşum ve ne fiyat verirse versin o kitabı zaten hiçbir ücret ödemeden alacağımdan habersizdi. Tüm planlarımın orada yıkılması beni hem utandırmış, hem de aslımı sorgulamama neden olmuştu. Kitaplar satılmaz, kitaplar çalınmazdı da aynı zamanda.

Fakat onun bir şartı vardı. Cebinden değil, dilinden dökülenle öde isterdi bu fiyatı. Kolumun arasına sıkıştırdığım kitabımla beraber kapıdan çıkacakken durdurmuştu beni. Bu zamana kadar söylediğin en büyük yalan ne?

Ona ilkten bir cevap verememiştim. Daha on altı yaşımdaydım, insanlarla yeni yeni yüz yüze geliyor ve hayata karışıyordum. Küçük bir iskembeye oturttu beni. Adımı sordu, nerede yaşadığımı ve neden bu kadar bitkin göründüğümü.. Hiçbir şey söylemedim. O da üstelemedi.

Saatlerce sohbet ettik. Kitabı kollarımla sıkıca sarmalamıştım. Adını tam olarak hatırlayamıyordum fakat kalın bir kitaptı. Kapağı deriden ve sertti. Devran amca kitabı vermek için saatlerce bir itirafta bulunmamı beklemişti. Dışarıya yalnız başıma adım attığım ilk günlerimdi ve o kadar saf ve temizdim ki, günah nedir habersizdim. Bu yüzden ilk andan her şeyimi paylaşamadım, anlatamadım.

Sıcacık odada küçük bir soba, etrafta yüzlerce kitap vardı. Kendimi çok huzurlu hissetmiştim. Sanırım ilk güvendiğim insanlarlar arasına girmişti Devran amca. O gün akşam üzeri çıktım o dükkandan. Çıkarken de ödemem gereken bir fiyat olduğunu biliyordum ve ilk yalanımı orada söyledim. ''Adım Ecmel. Ve bu benim ilk ve en büyük yalanım.''

Gerçek adımı sormadı. Arkamı dönüp hızlı adımlarla uzaklaştım oradan. Orası benim en güzel durağım oldu daha sonra. Okulum oldu, dinlenme yerim, kaçış noktam. Ne zaman korksam, kafam karışsa oraya gittim. Ve her gidişimde sokağın kirli sularını akıttım orada. Yalanlarım çoğaldıkça, aldığım kitap sayısı da fazlalaştı.

İnsanlardan kaçar, kalabalıklara yalnızca menfaatim uğruna girerdim. Bu yüzden bana merdümgiriz derdi. Yalnız başıma olduğum ve insanlardan kaçtığım için. Keşke hala dediği gibi kalabilseydim.

ÇIKMAZ SOKAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin