24.BÖLÜM: 《ÇÜNKÜ SEN》

34.2K 1.5K 485
                                    

Dağ evine ilk geldiğimde yaşadığım o stres, yerini şimdi dipsiz bucaksız bir huzura teslim etmişti. Burayı seviyordum.
Samimi oluşunu , temiz havasını..
Tüm ahşap evlerin yüzlerini maviliklere dönüşü kendimi bir tablo içindeymişim gibi hissettiriyordu.

Avuçlarımın arasındaki sıcak çaydan bir yudum daha alıp Gökhan'a döndüm.

Arden içeride derin bir uykudaydı. Gökhan ve ben de verandada oturmuş sessizliğin sohbetini yapıyorduk. Murat abi Arden'in yarasını dikmişti. Buraya gelmek isteme sebebini daha iyi anlamıştım. Bu işlerden anlıyordu. Üstelik sanki bu manzaralara alışkın gibi bir sürü hastane malzemesi bulunuyordu arkada.

Gökhan'da aynı anda bana döndüğümde bakışlarındaki mahsunlukla içimde bir ezilme hissetmiştim. Kafasının fazlasıyla dolu olduğu belliydi.

"Dilan sana kızacak.."dedim , kendimi suçlar gibi. Sonuçta sevdiğini bile ezip geçmiş ve gardını onlara karşı almıştı. Tabi bunu bilen sadece bendim. Şuan nasıl hissettiğini , ne tür eksiklik içinde boğulduğunu bir tek ben anlayabilirdim.
Arden'i hastanede bırakıp sokağa döndüğümde öğrenmiştim. Fazla acıydı.
Gökhan kafasını gökyüzüne çevirdi ve sıkıntılı bir soluk verdi.

"Asıl ben ona çok kızacağım Ecmel."dedi hayal kırıklığı ile.

Tüm bunların yaşanmamasını o kadar çok isterdim ki..

Keşke, keşke her şeyi başa alma gibi bir gücüm olsaydı. Gerçi başa alsam ne olacaktı. O anlaşmayı yapmayacak mıydım? Orhan abinin elini sıkmayacak mıydım?
Ne fark edecekti? Ben yine o adi herifin kanını taşıyacak, Dilan ve Orhan abinin gözünde katilin kızı olmaktan öteye gitmeyecektim.

"Seni gerçekten seviyor aslında. Onun kafasına giren Orhan."dedi öfkeyle. Kendi duygularını itip ,okları yine bana çevirmesi , zihninde bu ayrı kalmayla başa çıkamayışını belli ediyordu. Omuzlarımın üzerindeki şalı kendime daha da sardım ve bacaklarımı kendime çektim.

"Anlamaya çalışıyorum gerçekten. Yemin ederim düşündükce zoruma gidiyor. Ben en başından , daha aynı kişinin peşinde olduğumuzu bilmeden kendimi ateşe attım. Meğerse o ateşi harlayan kişiymiş Orhan abi." Dediğimde Gökhan bana baktı. Boş bakışları bir kaç saniye yüzümde dolaşıktan sonra dudaklarının kenarında bir gülümseme baş gösterdi. Gökhan siniri bozulmuşcasına gülmeye başlayınca kaşlarımı çattım. Elindeki çayı dökmemek için bardağı masaya bıraktı ve delirmiş gibi gülmeye devam etti.

"Ne oldu ya?" Dedim hayretle.Gökhan kafasını arkaya verip sessiz gülüşlerini ,kahkahaya teslim etmeye başlarken ben de anlamsızca sırıttım.Sonunda delirdik. Teşekkürler hayat.
Gökhan söze gireceğini belli edercesine kahkahasını hararetli nefes alışverişlerine verip bana baktı.

"Mevsim müdafası denen şeyi yaşadım ben komiserim!"diyip kendini geriye savururken gözlerimi devirip koluna yumruğumu geçirdim.

"Aptalsın biliyorsun değil mi?"dedim kınayan gözlerle bakarak. Bu duruma gülüyor olmamız içler acısıydı fakat aklımızı yitirmeye ramak kalmıştı.

"Aktan çıkma süt kaş...."Gökhan'ın kafasına koltuğun minderini geçirip ayağa kalktım.

Gülmesini zorla durdurup dolu gözleriyle bana baktığında yutkundum. Gökhan kendini toparlayıp arkasına yaslandı. Saniyeler önce gülmekten şekilden şekile giren Gökhan , tekrardan fırtına öncesi sessizliğe gömüldüğünde ürkek bir tavırla baktım bu sefer. Tamam Gökhan'ın normal olmadığı biliyorduk ama bu korkutucu olmaya başlamıştı.

"Ağlamayacaksın değil mi?"dedim korkuyla. Gökhan kafasını iki yana sallayıp ellerini alnına yasladı ve başını yere eğdi. Hayır.

Yanına oturup elimi omuzuna koydum.

ÇIKMAZ SOKAKOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz