59.BÖLÜM: 《RUH》

13.7K 671 303
                                    

Arsız, kin dolu bakışlarının altında sadece yüzümü buruşturdum. Hiçbir hissiyat, duygu canlanmıyordu içimde. Öfke bile duymuyordum karşımdaki kadına. Çünkü tüm bunların sebebi ne bendim ne de o. Arden'in o savurgan ve bencil kararları ikimizin hayatını da mahvetmişti. Gerçi kendim için böyle söylemek hiç istemiyordum. Hayatımı evvela her şekilde kurtarabilir, yaşama hiç gocundanmadan yeniden başlayabilirdim. Öyle de yapmıştım. Burcu'ya donuk bir ifadeyle bakarken yanıma yaklaşan Sıla ve Emre'yi elimi kaldırarak durdurdum.

''Senin kocanın peşinde olan yok,'' dedim, gözlerine dik dik bakarak. ''Neyin hırsı bu?''

Güldü, sesli bir şekilde. Elinde titreyen silaha baktım. Gram korku yoktu içimde.

''Senin yüzünden bana sırtını döndü o!'' diye bağırdığında kaşlarım istemdışı çatıldı. Kimin kime sırtını döndüğüyle ilgili yaklaşık elli sayfa yazı yazabilirdim şuanda. Bitik hali bir anlığına ona acımama sebep oldu fakat bunu ifademe yansıtmadım. Aylar önce onun karşısında Arden tarafından evden atıldığımda bana attığı o alaycı bakışı hatırlıyordum. Omuzlarımı dikleştirdim.

''Yazık etme bence kendine,'' dedim, iç çekerek. ''Özellikle bir erkek için..'' güldüm, hafifce. ''Özellikle umurunda olmadığın bir erkek için.''

İfadesi sertleştiğinde damarına bastığımı anlamıştım. Fakat bu hoşuma gitti. İçimde bir yerlerde ne kadar çok kendimi hissiz olarak adlandırsamda asla böyle değildi.

''Sen misin umurunda olan?'' dedi, tükürürcesine. Küçümser bir bakışla beni baştan aşağıya süzdü. ''Sen kimsin ki ya? Sen nesin ne!''

Sessiz kaldım. Sıla'nın gergin dolu nefes alışverişlerini duyabiliyordum.

''Polisler seni bulmadan bence toz ol,'' dedim, etrafıma bakarak. ''Çok zamanının olmadığı belli.''

Burcu donuk bir bakışla etrafını süzdü. Kaçacak, sığınacak bir yer arar gibi olan  arayışlarını ifadesinden çok net anlıyordum. Fakat çaresizdi. Bu, beni tatmin etmeye yetecek bir çaresizlikti.

''Savaş'ın da seni kapıya koyması yakındır,'' dedi, hastalıklı bir gülümsemeyle. ''O senin tahmin ettiğin kadar normal bir adam değil, en iyi ben tanırım.''

''Ne çok seviyorsun beni öyle,'' dedim, kaşlarımı yukarıya kaldırarak. ''Uyarı yapmalar falan.. Ama korkma ya benim tahminlerim öyle çok sekteye uğramaz. En azından senin gibi hayatımı bir erkek üzerine kuracak kadar tahminsiz ve zihniyetsiz değilim, kendi başıma da var olabiliyorum.''

Dişlerini öfkeyle sıktı, gülümsemesini silmeden. Emre'nin arkadan koluma dokunduğunu hissettim. ''Ecmel hadi arabaya geç sen yavaştan.''

Başımı hafif öne eğip göz ucuyla Emre'ye baktım. ''Elinde silah var görmüyor musun?'' diye fısıldadım. Ardından tekrardan Burcu'yla o iç sıkan göz temasına döndüm. 

''Bende de var,'' dedi Sıla bunun üzerine. Kaşlarım çatık bir halde ona döndüğümde elinde bir silah olduğunu gördüm. Sıla ve silah?

''Euzibill...'' Emre'nin şaşkın bir halde fısıldamasıyla Sıla önüme geçti.

''Kaybol,'' dedi, kendinden emin bir tavırla. ''Zaten yılmışım bak hepinizden, yemin ederim acımam çekerim tetiği. Polise bile bırakmam seni kalırsın elimde haberin olsun.''

Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp Emre'ye baktım. Hipnoz olmuş bir halde Sıla'ya bakıyordu. 

''Sana diyorum sana!'' dedi Sıla, sabırsız bir halde. ''Defol gitsene ne bakıyorsun hala suratıma.''

ÇIKMAZ SOKAKWhere stories live. Discover now