BD -39. BÖLÜM: SANCILI SAATLER

28K 647 502
                                    

Yorum sınırı; 500

Keyifli okumalar...

39. BÖLÜM: SANCILI SAATLER

"Ölüyorum Selman..." Oturduğum koltukta neredeyse kıvranırken Selman' a kaş altından bakmayı ihmal etmedim. Hastaneden geleli 2 saat olmuştu ve kısa kısa sancılarım devam ediyordu.

"Aşkım biliyorum sancın var ama elimden bir şey gelmiyor ne yazık ki!" suratında ki mahsun ifade karşısında yerimden kalkıp yanaklarını sıktırmak istesem de sancım izin vermiyordu. 36 haftalık hamileydim. Biliyorum, uzun süredir benden haber alamıyordunuz ama benim de kendi dertlerim vardı. Hayır, hayır yanlış anlamayın. Bebeğim ile sıkıntımız Allah' a şükür ki yok. Tek derdimiz taşınma sorunlarımız maalesef. Evimden ayrılmak istememiş olsam da mecburen bu ayrılığı gerçekleştirdik ve şuan yeni evimizdeyiz.

Selman mı? O her zaman ki halinde yaşayıp gidiyordu. Bir sabah kalktığında her şey normalken, ertesi gün kalktığında benimle uğraşmak zorunda kalıyordu. Hamileliğimin ilk zamanlarında yaşadığım sıkıntılar tüm süre boyunca devam ettiği için elimiz ağzımızda dolanıyorduk. Nihayet artık son zamanlara gelmiştik ve umuyorum ki rahat nefes alacağız.

"Yemek mi yesek?" sancıyı unutmuş açlığım ile baş başa kalmıştım. Selman' ın aniden bana dönmesi ile masum bir hale geçtim.

"Aşkım yarım saat önce sandviç yedin ya"

"Ama o yarım saat önceydi ya. Üstelik bir sandviçten ne olur? Sen doyar mısın onunla?" son 2 aydır yemek konusunda sıkıntı çekiyordum. Ben yemek konusunda problem yaşamıyor olsam da Selman fazla yemem konusunda şikayet ediyordu. Bunun sebebi de 20 kilo kadar almış olmamdı. Tuhaf bir şekilde su içsem 2 kilo alıyor gibiydim. Yanaklarımın tombulluğundan burnum bile görünmeyecek hale gelmişti. Eda ve Irmak doğum sonrası bu kiloları nasıl vereceğimi dert etseler de ben saldım çayıra mevlam kayıra havasında geziyorum.

Bu zor zamanda huyuma giden tek kişi ise Kehribar' dı. Canım benim, haftada 3 defa görüşüyorduk ve görüştüğümüz zaman o nefis yemeklerinden beni mahrum bırakmıyordu.

Hele o Beyran yok muydu? Allah' ım onun için buradan yürüyerek ona gitmeye razıydım.

"Bercestem sana sesleniyorum" ben yine yemek hayali ile dalıp gitmişken Selman' ın seslenmesi ile ona odaklanmaya çalıştım.

"Annemlere mi gitsek?"

"Az önce ağrıdan kıvranıyordun ya ne işimiz var annemlerde."

"Beyran yerdik. Hem benim ki sadece bir teklifti" bence gayet makul bir teklifti. Yürüyerek gidecek değildik ya, arabayla gidecektik. Taş çatlasın 20 dakikada annemlerde olurduk.

"Aşkım neden böyle yapıyorsun? Şu haline bir bakar mısın? Bak ayakların dahil tüm vücudun tuhaf biçimde şişti. Tamam, canın istiyor anlıyorum ama bebeğimiz için bu isteğini görmezden gelip, isteklerine dur demelisin" Selman' ın sözleri ile oturur duruma geldim. Neden böyle olmuştum.

"Demek öyle ha? Ne çabuk unuttun önüme dizdiğin yağları, balları, reçelleri"

"Ama o zamanlar böyle çok yemiyordun"

"Çok yemiyordum ha? Yediklerimi saydığını bilmiyordum doğrusu"

"Ne alakası var? Yediklerini saymıyorum sadece senin ve bebeğimin sağlığı için"

"Ben bebeğimin sağlığını düşünmüyorum yani? Ben duyarsız, duygusuz, bencil bir anneyim öyle mi?" ağlamaya başladığımda Selman derince bir of çekti. Bu adam 9 ay boyunca bana aklını kaybetmeden katlanabildiyse ölümden ayrısı ona dokunmazdı. Gerçekten çekilmez bir insan olmuştum. Normal zaman da da pek sakin bir insan değildim ama hamilelik beni daha beter hale getirmişti. Göz yaşlarım çenemden kucağıma akarken ben inatla susmuyordum. Canım kocam ise bu halime artık dayanamamış olacak ki yanıma gelip oturdu.

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Onde histórias criam vida. Descubra agora