BD -28. BÖLÜM: AŞK RÜYASI

16.1K 1.1K 662
                                    

Yorum sınırı; 650

Keyifli okumalar...

28. BÖLÜM: AŞK RÜYASI

Ellerimi tutan adamın gerçekliğini henüz kestiremiyordum. Nasıl inanacaktım ki? Böylesine eşsiz bir gece de, böylesine eşsiz bir adamla baş başa yemek yiyordum. Etrafta ki atmosfer dahil her şey o kadar mükemmeldi ki küçük dilimi yutmak üzereydim. Ellerim titrerken Selman bana gülen gözlerle bakıyor, ellerimi tutuyor ve güzel sözler fısıldıyordu. Şimdi çalan parça eşliğinde dans ediyorduk. Ayaklarım yerden kesilmek için beni kandırmaya çalışsa da ona izin vermeyecektim.

"Birazdan annem koluma dürtüp hadi kalk Aslışah kahvaltı yapacağız diyecek diye çok korkuyorum" kafamı boynuna gömdüğüm adam bana daha çok sokulurken buğulu sesini kulaklarımda işittim. Gülümsüyordu sanki ya da ben öyle hissetmiştim. Elleri belimi daha çok kavrarken sesi dünyanın en güzel sesiymiş gibi yankılandı.

"Bu anın gerçekliğinden eminim lakin şu cümleden sonra acaba olabilir mi diye düşünmedim değil!" kafamı göğsünden çekerken yüzüne baktım muzipçe. Adamı da sonunda kendime benzetmiştim.

"Rüya bile olsa çok güzel" dudakları alnımda yerini alırken ben bu anın bitmemesi için çoktan dua etmeye başlamıştım. Aslında babam hastanede yatarken benim burada olmam hiç uygun değildi ama hislerime de engel olamıyordum. Babam canının derdine düşmüşken ben sevda peşine düşmüştüm. Evlatlığımdan utanmam gerekiyordu belki ama pişman değildim. Dansımız bittiğinde Selman' ın beni yönlendirmesi ile masamıza geçtik. Karşılıklı otururken bile bedenimin kontrolünü sağlayamıyordum. Heyecan hat safhadaydı. Selman' ın elleri ellerimin üzerinde yerini aldığında ona dikkat kesildim.

"Biliyor musun bundan 1 sene önce sadece nefes alıp vermek için varmışım gibi hissediyorum. Geçen sene doğum günümde köşede bir yerde oturup konuşulanları sadece başımla onayladığım bir yemek masasındaydım. Öylesine kurulmuş bir masa, fonda adını hatırlamadığım bir sanatçıdan yine sanatçısı gibi adını hatırlamadığım bir parça çalıyordu. Gerçekten kutlamak için değil de kutlamış olmak için toplanılmıştı sanki. Sahte gülümsemeler, pahalı ama değersiz hediyeler. Sanırım bu akşam 28 senelik hayatımda kutladığım ikinci en güzel doğum günü partisi" o inci gibi dizili dişlerini gösterircesine gülümsediğinde ben de ona eşlik ettim. Yalnız bu gülümseme gerçekten içinden gelmemişti bunu hissedebiliyordum. Duygularının dışa vurumu gibiydi. Sahte, üzüntüsünü belli eden büyük ama kırık bir gülümseme. Yaşadıklarına, yaşatılanlara, çevresindeki insanlara karşı gönderilmiş kırık bir gülümseme.

"İlk en güzel doğum günüm 15 yaşında kutladığımız doğum günümdü. Babam ve annem mutluydu,ben mutluydum. Kavgasız, gürültüsüz bir doğum günüydü işte. Klasik çikolatalı pasta, gösterişten uzak hediye paketleri ve sadece çekirdek ailemiz. Diğerlerinden farklıydı çünkü sadece ailemiz vardı. O yüzden benim için her zaman özel ve güzeldi." o an anlamıştım ki Selman kalabalıktan hoşlanmıyordu. Kalabalık onun için duyguların sahte, gülüşlerin samimiyetsiz olduğu değersiz bir birleşimden farksızdı. O samimiyet arıyordu. Sadelik, gerçeklik istiyordu.

"Sen gam ile hemdem olmuş, keder ile yerin en dibine gömülmüş yüreğimin özgürlüğe giden tek yönlü biletisin Aslışah. Seni öylesine yaşamak, hissetmek istiyorum ki...

Sadece bana konuş, sadece seni dinleyeyim istiyorum. Sadece sana yazılsın hikayem eksiklerimi sen tamamla istiyorum. Ben cümle olayım sen noktalama işaretlerim ol. Sen olmayınca anlamım olmasın ama ben olmayınca da senin anlamın olmasın istiyorum. Belki bencilce duygular besliyorum sana karşı ama yüreğimin bu canhıraş çağrısına kulaklarımı kapatmak istemiyorum. Sen benim bu dünya da aldığım en güzel hediyesin" eli ceketinin cebine giderken ben tükürüğümü yutmaya çalışmakla meşguldüm. Gözlerim fal taşı gibi açılmış, bedenimden kan çekilmişti.

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin