DG -22. Bölüm: İTİRAF

39.3K 2.1K 1.4K
                                    

Merhabalar!

Sınır; 1350 yorum.

(23. Bölüm, sınır geçerse yarın yani Çarşamba günü gelecek.)

Keyifli okumalar...

22. BÖLÜM: İTİRAF

"Aşk eğri bacaklıyı doğru görme, akıllıyı deli etme sanatıdır..."

"Devrim..." Dudaklarından dökülen bunlar oldu Asude'nin. Gözleri kararmıştı ama çevresinde olup biteni duyuyordu. Yanından geçip giden topuk sesini, kolundan tutanların dokunuşlarını, fısıltıları ve daha nicesini... Gözünü açmak için çaba gösterdi ama yapamadı.

Devrim diye çığlık atmak, göremiyorum diye çırpınmak istese de artık çok geçti. Vücudunun hâkimiyetini kaybetmişti. Kısa süre sonra etrafında çoğalan kalabalık ile duyumsadığı sesler de büyük bir balonun içinde yalnız kalmış gibi çoğaldı ve Asude artık hiç bir şey duymuyordu.

Az önce bulunduğu düğün salonu artık yerinde değildi. Onun yerine karanlık bir odanın içerisinde yerde oturuyordu. İçeride ışık namına hiçbir şey olmamasına rağmen Asude çevresini görebiliyordu.

"Devrim!" Seslenişine cevap istedi ama yoktu. Sanki Devrim diye bir varlık daha önce hiç var olmamıştı.

Sırtını yasladığı duvardan ayrılarak odanın içerisinde gezmeye başladı. Elini duvardan ayırmıyordu. Orada bir kapı kulpu bulmak istiyordu ama yoktu. Duvarlar pürüzlü ve ıslaktı. Ara sıra tenine değer çukurlar geçiyor yerini uçsuz düzlük alıyordu.

Elleri ıslanmış olmasına rağmen Asude rahatsız olmuyordu. İlk duvarı bitirdi ve diğerine geçti. Ayağının altında hareket eden bir şey vardı. Normal zamanda çığlık atardı, kaçmak için fırsat kollardı ama bu defa merakla olduğu yere çöktü. Eli ayağının altında duran yumuşak dokulu nesneye uzandı. Parmakları ile kavradı ve gözü ile görebileceği kadar havaya kaldırdı. Net görebilmek için bir kaç defa kırptı gözünü.

"Bismillahirramanirrahim," elinde tuttuğu insan kalbiydi. Ellerinden bileklerine kadar inen sıcacık kana baktı ve suratını buruşturdu. Kendinden uzaklaştırmak istedi ama kuvvetli bir tutkal ile yapıştırılmış gibi elinden ayrılmıyordu. Metalik kan kokusu ciğerlerine yol alırken, parmaklarından yayılan sıcaklık canını yakmaya niyetli gibi duruyordu.

"Git git," elini sallarken tuttuğu kalp konuşmaya başladı. Her atışında tuhaf bir sesle kendisine hitap ediyordu. Uğultu kulakları sağır edici seviyeye geldiğinde kulaklarını kapatmaya çalıştı.

"Vallahi korkuyorum senden." Asude kalp ile konuşurken az önce anlaşılmayan sesler daha net hale geldi.

"Beni kırarken korkmadın ama ben seni kırmadan konuşmaya çalıştığım zaman mı korktun Asude?" Asude daha önce hiç bu kadar tedirgin olmamıştı. Hangimiz daha önce bir kalp ile konuşmuştuk ki? Elimiz kan içerisindeyken nasıl bu kadar rahat durabilirdik? Aklında devamlı dönüp duran sorularla beraber konuşmaya çalıştı.

"Ben seni ne zaman kırdım?" Bilmiyordu ki ne yaptığını? Gözünü açtığında kendisini burada bulmuştu. Belki de üzerine bastığı için ona kırılmıştı. Olabilirdi. Aksini düşünmek istemedi.

"Senin hayatına girdiğim günden beri beni kırıyorsun Asude. Ne zaman sana yaklaşmaya çalışsam beni paramparça ettin," elinde duran kalp konuştukça büyüyordu. Büyüdükçe korkunç olmaya devam ediyordu.

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now