BD -35. BÖLÜM: NİKÂHTA KERAMET

18K 950 855
                                    

Yorum sınırı; 850

Keyifli okumalar...

35. BÖLÜM: NİKÂHTA KERAMET

"Sanırım bu durumu daha fazla erteleyemezdim. Soy bağımız değiştirilmiş olsa da var olan gerçeği değiştiremem" Dün gece hastanenden çıktığımızda Selman' ın telefonuna gelen çağrı beni biraz olsun germişti. Melih' in babası yani amcam Selman ile beni akşam yemeğine evine davet ediyordu. Antakya' dan geldiğimiz andan beri ısrarla görüşmek isteseler de ben pek hazır olmadığımı bahane ederek her defasında erteliyordum, daha fazla bahane bulamayacağım için mecburen kabul ettim. Selman direksiyonda duran elini uzatıp elimi avuçlarının içine aldı ve dudaklarına götürdü.

"Senin suçun değildi, hiç bir şeyi senin kararın değildi Bercestem. Şunu unutma ki bu hikayede en masum kişi sensin. Ne olursa olsun istemediğin bir şey karşısında her zaman arkandayım. Tek bir bakışın yeter seni oradan çıkarıp kaçırmam için" Selman' a teşekkürlerimi sıralarken o tanıdık olan sokağa gelmiştik. Evden çıkmamız da olay olmuştu. Babama gideceğimizi haber verirken annem de kulak misafiri olmuştu sohbetmize. İnatla o aile ile görüşmemem gerektiğini, aklımı karıştıracaklarını söyleyip duruyordu. Bundan haftalar önce inatla yüzüme bakıp ben senin öz annen değilim diyerek beni reddeden kadın o değilmiş gibi şimdi de düşünüyor gibi davranıyordu. Artık onun bu hareketlerine alıştığım için duymazdan ve görmezden gelerek kendi bildiğimi okumuştum. Şimdi ise amcamın evinin önündeydik. Selman telefonunu kapatıp aracı park etti. Biz arabadan inene kadar kapının önünde oluşan hareketliliği izledim. Açılan kapılar ve gelen uğultular. Selman' ın yanına geldiğimde elimi sıkıca kavradı ve ' yanındayım' diyerek destek oldu. Adımlarım karşımızda duran eve doğru giderken içimde koşturan filleri dizginleyemiyordum. Adım sesleri adeta kulaklarımın içinde yankılanıyordu. Belki biraz da kabile dansını andırıyordu. Tam... Tam... Tam... ve tam.... Demir kapıyı elim ile ittim ve ilk adımı attım içeriye. Karşımızda bakımlı bir bahçe ve neredeyse 10 adım ilerimizde başlayan merdiven vardı. Merdivenin ikinci basamağında bize gülümseyerek bakan Melih, onun arkasında neredeyse Melih ile yaşıt görünen genç bir kadın, hemen arkasında amcam ve en üst basamakla yaşlı bir çift. Selman' a baktığımda gözlerini kapattı ve benimle birlikte yürüdü.

"Hoşgeldin" Melih' in heyecanla çıkan sesine karşılık ifadesiz olmaya özen gösterdim. Her ne kadar kabul etmişt gibi görünsem de ona karşı kırgınlığım fazlaydı. Uzun sayılabilecek bir arkadaşlık dönemi geçirmiştik ama Melih hiç bir şekilde bana bu konuya dair bir belirti göstermemişti. Tüm derdime sıkıntıma karşılık her defasında susmuş, beni yalnız bırakmıştı.

"Hoş bulduk" dedim ve basamakları tırmandım. Önlerine geldiğimde yaşlı çiftin gözünde yaşlar birikmişti. Kadın demirlerde olan elini ayırdı ve bana sıkıca sarıldı.

"Yavrum. Canımın canı Aslışah' ım. Gözümün nuru, oy nenen sana kurban olsun kuzum" sırtımda gezinen eller ve omzumda hissettiğim ıslaklık ile yanımda kalan elleri kaldırıp kadının sırtına koydum. Kadın ellerini çözüp yüzüme bakıyor ve yeniden sarılıyordu. Defalarca bu eylemi gerçekleştirirken nihayet benden ayrıldı ve bu defa ben hemen arkasında duran dedeme baktım. Kırış kırış olmuş yüzü yaşlarla bezenmişti. Gözlerinin içi umutla bakıyordu. Eline uzandım ve öpüp alnıma koydum. O bana içtenlikle sarılırken ikimiz de ağlıyorduk. Dedeme sarılırken sanki babama sarıldığımı hissetmiştim. Yaşlılıktan sertleşmiş ve kırışmış elleri sırtımı okşarken ben hıçkırıklarıma engel olamadım.

"Yavrum hoşgeldin evine kızım. Hoş geldin yavrumun yavrusu" dedemden ayrıldığımda amcam bana beklenti ile bakıyordu. Daha önce tanışmış olduğumuz için tuhaftır ki ona karşı yabancılık hissedemiyordum.

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now