BD -16. BÖLÜM: ÇOK GEÇ

19.6K 1.4K 177
                                    

Yorum sınırı; 175

Keyifli okumalar...

16. BÖLÜM: ÇOK GEÇ

Elleri ellerimde sabit duran adamın merhametinin altında eziliyordum. Samimiyetinin, hatasını anlayıp onu kabullenen gönlünün altında ezik büzük olmuştum. Parmak uçlarımdan başlayan titreme tüm bedenimi esir alırken Selman hala karşımda durmuş bana bakıyordu. Sözleri bir ok misali bedenimi delip geçerken dilimi çevirip tek kelime edemedim.

"Sana ettiğim zulüm yaralı oluşumdandı Aslı. Kolumun, kanadımın kırık oluşundandı. Bir sabah kalktım elimi kolumu bağlamışlar benim. Kalbimi de söküp atmışlar. En yakınımdan aldığım yara o kadar büyüktü ki? Kapatmam günlerimi, haftalarımı, aylarımı, senelerimi aldı. Yaralarımı deşersin korkusu ile sana kızdım, bağırdım, çağırdım. Bilseydim ki; günün birinde senin de yaralı olduğunu anlayacağım, gıkımı çıkarmadan açardım göğsümü sana. Gel derdim, sen benim derdime derman ol, yarama merhem ol. Sarayım seninle kendimi derdim. Bilemedim işte" kafamı kaldırıp gözlerine baktım. O mavi gözler parlıyordu. Islanmıştı hareleri. Ben onu ağlatmak için gelmemiştim. Kendim de ağlamak istememiştim. Sadece aramızda ki bu anlamsız muhabbeti bitirecektim. Ne için gelip ne bulmuştum. Selman yaralarından bahsederken canımdan an gitmişti. Onu üzenlere karşı sebepsizce kin beslemiştim. Ellerimle boğmak, bu hayatta ki tüm bağlarını koparmak istiyordum. Bu adamdan nasıl uzak kalacaktım? Nasıl git diyecektim? Nasıl ben senden gideyim diyebilirdim?

"Çok geç kaldık. Çok geç kaldık Aslı'm. Farz et ki yaşamak için önümüzde bir gün var. Gel ona da geç kalmayalım" beklenti dolu bakışlarına karşılık benim bakışlarımdı. O an kararımı vermiştim. Günlerdir beni yeyip bitiren kuşkularım son buldu. Ben bu adamı gerçekten seviyordum. İntikam için içimde yanan ateşi çoktan söndürmüştüm.

"Kalmayalım" aramızda ki yaş farkı, sınıf farkı, duygusal değişimler o an umurumda değildi. anaa odaklanmıştım. Ben bu zamanın içindeyim. Yalnızca şimdiki ana sahiptim. Ne geçmiş ne gelecek benim kontrolümde değildi. Bundan sonra başıma gelecekler de acısıyla, tatlısıyla kabulümdü. İtirazım yoktu. Sadece biraz olsun mutlu olmak istiyordum. Bir saniyem bile mutlu ve huzurlu geçsin gerisini düşünmüyordum.

"Göreceksin, göreceksin bak iyileşeceğiz beraber. Birlikte büyüyüp yeşereceğiz. Geçmişin tek bir izi kalmayana kadar koşacağız birlikte. O zaman anlayacaksın beni. O zaman diyeceksin iyi ki buldun beni. Buldun da sarıldın..." Selman bu akşam öyle güzel ve hoş konuşuyordu ki, daha önce onun bu yanını hiç görmemiştim. Bu tavrı karşısında şaşkınlığım gidere büyüyordu. Bu şaşkınlığım gözle görülür cinstendi. Bülbül gibi konuşan dilim suskunlaşmıştı.

"Neden susuyorsun Berceste? Sende bir şeyler söylesene?" sen benim yerime de konuş Selman demek istedim. Öyle süslü kelimelere benim dilim dönmüyor, ben düm düz bir insanım diyemedim. Alışkın değildim bir kere? Küçükken bile oyuncak bebeklerimin kollarını çok sevmekten koparan insandım ben.

"Şimdi biz şey mi olduk?" kafamı toparlayamadığım için kelimeleri de doğru telaffuz edemiyordum. Bu halim gayet komik olmalıydı. Selman keyifle gülerken kendi halime ben de gülümsedim.

"Ney mi olduk?"

"Şey mi işte" inatla bana söyletmeye çalışıyordu. O inat ettikçe ben de inat ediyordum. Bu girdiğimiz yolda inat dan bol başka bir şey olmayabilirdi.

"Ney mi?" Biraz düşündüm ve aklıma gelen fikir hevesle gülmemi sağladı.

"Annenin gelini mi oldum şimdi?" deyiverdim birden. Geçmişte aramızda geçen bir diyalogdan alıntı yapmıştım. Selman' da bunun farkına vararak göz kırptı. Muzip bakışları masayı şenlendirirken beklediğim cevabı almıştım.

AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now