Bölüm 19: O, Umudunu Kaybedemez

1.1K 91 1
                                    

"Neredesin, Ash? Saldıranlara dair herhangi bir bilgi var mı elimizde, kim olduklarına dair?"

Genç kız, başını olumsuz anlamda iki yana sallayarak gözlerini ekrandan ayırdı, yüzünde bir sırıtış vardı. "Saldıranları bulamadım, ama saldıranları neden bulamadığımızı buldum." Kızının kelime oyununa gülümseyen Tony, hızla yanına yürüdü ve yapay zekaya seslendi. "Adkyn, anlat bakalım."

"Bahsettiğimiz saldırılar, tek bir kaynaktan gelmiyor, Bay Stark. Görebildiğiniz üzere, dünyanın her yanından sinyaller alıyorum."

Tony, hınzır bir gülüşle ellerini hologram ekranda gezdirdi. "Birileri, Jarvis ve Karmen'i etkisiz hal getirebilecek kadar olsa da, Starklar'ı kandıracak kadar zeki değilmiş." Açılan yeni ekrana girdiği kodlar sonucu, saldırı kaynaklarını gösteren simgeler, teker teker azalmaya başlamıştı.

Geriye, ekranda sadece üç simge kalmıştı. "Adkyn, bu sinyalleri aldığın tüm kaynakların tam konumunu belirle, ayrıca, sistemlerine sızmak için deşifre programını çalıştır. Kimmiş bunlar, hemen öğrenmek istiyorum."

"Konum tespiti üzerine çalışıyorum, efendim."

Ashley, yazmaktan yorulduğu kod ve algoritmalara bakarken, gözü, Pepper'ın olduğu evi inceleyen kameraların görüntü sağladığı ekrana kaymıştı. Kadının, gayet sakin ve kontrollü bir şekilde laboratuvardaki savunma sistemini incelediğini görünce hafifçe gülümsemişti, ardından Adkyn'nin mekanik sesine döndü. "Bay ve Bayan Stark, konum belirlendi. Hayes Valley, San Francisco, Amerika Birleşik Milletleri."

Adkyn'nin verdiği konumla Ashley'in gri gözleri açılmış ve ekrana yaklaşmıştı. "Adkyn, bana, tam adresi göster, hemen. Tam olarak, hangi sokak, hangi cadde, bilmek istiyorum. Hatta, veri merkezinin etrafındaki CCTV veya başka bir kaynağa bağlanarak anlık görüntü akışını sağla."

Kızının gerildiğini fark eden Tony, yanına yaklaşıp elini omzuna koydu, Ashley, yaklaştığını anlayamamış olacak ki, babasının elini hissettiğinde yerinden sıçramış ve gözleri tetikte bir şekilde etrafı taramıştı. Onun telaşlı halini gören büyük Stark, hafif bir tebessümle eline uzandı. "Sakin ol bakalım, sadece benim. Bu konumda ne var?"

Görüntüyü sağlayan Adkyn, bu konuda ikiliyi bilgilendirirken, Ashley, hologram ekranda açılan anlık kamera görüntülerini, yüzündeki dehşet ve acı dolu ifadeyle karşılamıştı. Tony, ısrarcı fakat sakin bir tutumla sorusunu yenilerken, genç Stark, sayıkladı. "O ev," dedi gözlerini ekrandan ayırmadan. "Burası, o ev. Onları, onları öldürdüğüm ev."

Sayıklaması sıklaşırken, Tony, onu tutup kendisine çekmiş ve omuzlarından tutarak sarsmaya başlamıştı. "Ashley, güzelim, bu senin suçun değildi. Bana bak, beni duyuyor musun? Vicdan azabı çektiğini biliyorum, anlayabiliyorum, inan bana, ama şu anda içerisinde olduğumuz duruma adapte olmalıyız. Lütfen, bir tanem, bunu sen olmadan yapamam. Yanımda olmana ihtiyacım var, babanın, sana ihtiyacı var, anlıyor musun beni?"

Babasının uyarılarını ve ricalarını nihayet algılayabilen Ashley, başını hafifçe aşağı - yukarı salladı ve derince nefesler aldı, nefeslerini ve nabzını kontrol altına alırken, dönen sandalyesine oturup hologram ekranı yaklaştırdı ve yapay zekaya komut verdi. "Adkyn, evden, herhangi bir yaşam formuna dair bir sinyal alıyor musun?"

Birkaç saniyelik bekleyiş ardından, bir adet yaşam formu algıladığını söylemişti Adkyn. Ashley ve Tony birbirlerine bakarken, bakışmaları, Steve Rogers'ın araması ile bölünmüştü. "Yüzbaşı? Her şey yolunda mı?"

Steve'in mavi gözlerinden, hatırı sayılır bir kararlılık ile birlikte, başlarının belada olduğunu söylemek üzere olduğu okunuyordu. "Pek sayılmaz, saldırıya uğruyoruz. Clint'i Pepper'ın yanına yolladım, onu üsse getirecek, yalnız başına olmasından iyidir. Natasha, Bucky, Sam, ben ve Bruce, savunma sistemleriyle gelenleri püskürtmeye çalışıyoruz, siz ne alemdesiniz?"

OBSIDIAN: Stark's DaughterWhere stories live. Discover now