Bölüm 45: Diana'nın Sevgililer ile İmtihanı

620 47 15
                                    

Bir Ay Sonra
Yenilmezler Üssü
New York Yakınları

"Nanoteknolojik çalışmalarımı kıskanmayı kesmelisin, Stark," diyerek alayla güldü.

Babasıyla didişmekte olan Ashley, arabayı Kule girişine doğru sürerken, kaşlarını kaldırıp kendisine attığı lafa cevap veren babasına kahkaha atarak başka cevaplar vermekle meşguldü. "Kuleye vardım," diye seslenip, tartışmayı sonlandırırken hala gülümsüyordu. "Sen ne zaman geleceksin?"

Birkaç saniye bekledikten sonra, "En erken akşam çıkabilirim, gibi görünüyor. Bu aptallar, bensiz bir şey yapamıyor." diye yanıtladı kızını, yüzündeki alaycı gülüşle.

Kızının kahkahası, hoparlörler aracılığıyla kulağına ulaşırken, tebessüm ile ona bakıyordu. "Tabii, tüm işi onlara yıkmanın intikamını almamaları olmazdı. Her neyse, tamam o zaman, akşam görüşürüz. Seni seviyorum, baba."

"Ben de seni seviyorum, kızım."

Arama sonlandığında, kapıdan çıkmakta olan Clint'i görmüştü Ashley. Gülümseyerek arabasından inerken, okçunun kendisini görmediğine sevinmiş, sessizce arkasından ilerleyip, sırtına atlamıştı.

Bu sürprize karşılık, Clint, "Hey!" diye bağırıp dengesini kaybettiğinde, iki dost, birlikte çimlere düşmüştü. "Korkuttum mu, Hawkeye?"

Gülerek kızın gri saçlarını karıştırdı ve elinden tutarak kendisiyle beraber onu da ayağa kaldırdı. "Senin gibi ufak bir şey, beni nasıl korkutabilir?"

Ashley gözlerini kısıp, karşısında gülümseyen kumral adama baktı. Ani bir hareketle ayağına çelme takıp onu yere düşürdükten sonra üzerine eğildi ve kolunu boğazına dayadı, şeytani bir gülüş takınmıştı yüzüne. "Şimdi korkuttum mu?"

"Bakıyorum da, biri egzersizlerine ara vermemiş," diyerek, Stark'ın kendisine uzattığı eli tuttu ve ayağa kalktı. Gözleri önünde büyüyen kızı kolunun altına alıp kendisine çekerken, Kule girişine ilerlemeye başlamıştı. "Senin büyük versiyonun nerede?"

Kapıdan girerlerken, "Pepper esir aldı onu," dedi gülerek. "Yapması gereken şeyler varmış. Çok sevimli biri olduğum için, benim işlerimi de yapmayı kabul etti."

"Yalan söyleme," dedi Clint. "Tony Stark, kimsenin işini yapmayı kabul etmez."

Clint'in duruma inanmaması, Ashley'in gülmesine sebep olmuştu. "Kızıysan, kabul ediyormuş, Barton. Beni kıskanma." İkisi de gülerken, merdivenlerden inmekte olan Diana, Ashley'i görmüştü. "Birileri sonunda geldi mi?" derken, gülümsüyordu. "Bakıyorum çok özlemişsiniz beni," dedi Stark, alaycı bir tonda. "Eh, Ashley Stark'ı elbette özlersiniz."

"Egonu kapıda bırak da öyle gel," diye dalga geçen Diana, Clint ve Ashley'in arasına girerek, Ashley'in saçlarını karıştırdı. "Peki, bir aydır buraya uğramayan Bayan Stark'ı, kulede görmeyi neye borçluyuz? Sizi özledim deme, spor salonuna gitmeyi beklemem, burada çıkarırım posanı."

Arkadaşının omzuna hafifçe vurdu Ashley, ardından omuzlarını silkti. "İcat edecek bir şey kalmadı," derken, dudaklarını büzmüştü. "Ben de biraz hayranlarımı göreyim, dedim."

"SHIELD'dan gelecek olan misafirlerimizle ilgili olmasın sakın?" dedi Natasha, asansörden inip yanlarına ilerlediğinde. Gri saçlı kıza sarılmış ve ona alayla bakmaya devam etmişti. "Nick ve birilerinin geldiğini duydum da."

Kaşlarını çatarak, Romanoff'a parmağını salladı. "İftira atma bana," diye savundu kendini. "Ayrıca, teknik olarak, SHIELD'dan olan hiç kimseyle bir bağlantım yok." Cümlesinin bitişiyle kuleden içeri giren Nick Fury, ona gülmüş ve yanındaki yeğenine bakarak, "Emin misin, Stark?" diye sormuştu yanlarına yürürken.

OBSIDIAN: Stark's DaughterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin