Bölüm 63: Uyan, Yapamıyorum

460 39 2
                                    

― ― ―

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

― ― ―

♪ Ruelle | The Other Side

― ― ―

"Ana," diye mırıldandı Ashley, etraftaki karanlığa alışmış gri gözleriyle kız kardeşinin mavi gözlerine bakarken. "Neredeyiz biz? Ne oluyor?"

Diana, sadece güldü. Gülümsemeye devam etti. Ashley, ona doğru yürüdüğünde, Diana, geriye doğru bir adım attı ve dudaklarını "Gelme," diyerek oynattı.

Ashley, buna aldırış etmeden kıza yürümeye devam etti. Onun koluna doğru uzanıp, dokunmasıyla, Diana'nın bedeni tozlara dönüştü.

"Hayır," diye mırıldandı ve toza dönüşen bedeni yakalamak istedi, fakat onu yakalamayamadı ve yere düştü. Gri gözleri endişeyle parlarken, ayağa kalktı.

"Astrea," diyen yumuşak ses, gözlerinin kocaman açılmasına sebep olmuştu. Aşina olduğu sesin geldiği yeri görmek için etrafına bakınırken, "Bakmayı bilirsen, göreceksin," diye fısıldandığını duydu.

"Uyan," dedi tanrıçanın sesi. Ses, derinden gelerek yankılanıyor, bu yerin görünmeyen duvarlarına çarpıyordu.

"Yapamıyorum," diye bağırdı Ashley. "Yapamıyorum!"

"Yapacaksın," diye cevap verdi ona tanrıça. "Bu, tek şansın. Senin de, dünyanın da tek şansı. Görmek zorundasın, Astrea."

Bir anda, gözlerine ulaşan o beyaz ışığı hissetti teninde. Işığın içine işlediğini, onu temizlediğini, zihnindeki sisi yok ettiğini hissetti. Gözlerini tekrar açtığında, bir sarayın ortasında duruyordu.

Üzerinde beyaz ve lila renklerin hakim olduğu, çiçekler ve yıldızlarla süslenmiş bir elbise vardı, gri saçlarının en öndeki iki tutamı alınıp arkada birleştirilmiş, saçlarına bir taç yerleştirilmişti. Uzun saçlarının üzerine serpiştirilmiş olan çiçekleri hissediyordu.

Elbisesinin uzun eteklerini tuttu kolay yürüyebilmek için. Bedeninde, zihninde bir panik havası hakimdi. Endişeliydi, bir şeyin olacağını hissediyordu.

İçgüdülerinden gelen sesle, topuklu ayakkabıları üzerinde zıt yöne döndü ve sarayın merdivenlerini tırmanmaya başladı. "Sen tek umudumsun," sözü yankılandı zihninde. "Sen, tek umutsun, son şanssın."

Merdivenleri tırmanmaya devam etti, merdivenler, sonsuz gibi görünüyordu. Bir üst basamağa adımını atarken hissettiği ağrıyla, ani bir şekilde inledi ve bedenini merdivene bıraktı.

OBSIDIAN: Stark's DaughterWhere stories live. Discover now