Bölüm 41: Dinlenme Zamanı

637 56 48
                                    

♪ Billie Eilish, Khalid | Lovely

― ― ―

"Iron Ghost Armor - 2.9.8 aktif."

"Iron Man Armor - Mark 46 Bleeding Edge aktif."

Aynı anda uçuş gücünü çalıştırıp birbirlerini takip ederek havalandı Starklar. Tony'nin beş saat uğraşarak belirlediği konumu bulduktan sonra hiç vakit kaybetmeden, Fransa'ya doğru yola çıkmışlardı.

Evin terasından baba ve kızın havalanmasını izleyen iki Rogers, dostları için en iyisini umut edip, olayı onların eline bırakmaktan başka bir şey yapamıyordu. Starklar evden ayrılırken babasının kolu altından zırhları seyretmekte olan Diana'nın içinde büyük bir huzursuzluk hakimdi.

Steve ise, kızı ile gurur duyuyordu. Ufak bir tebessüm eşliğinde, tüm hayatını uğruna feda edeceği tek kişiye baktı. Kızının gözleri kendi mavi irisleri ile kesiştiğinde, avucundaki ufak eli daha sıkıca tuttu. "Sadece dört ay," dedi etkilenmiş bir gülüşle. "Sadece dört ayda, bir Stark'ın duvarlarını yıkmayı başardın."

Babasının hayret ve gurur ile dolu sesine kıkırdadı Diana. "Ashley çok güçlü," dedi gözlerini gökyüzüne çevirirken. "Zihni, kimsenin anlayamayacağı şekilde işliyor. Muhteşem şeyler yapıyor, hayatlar kurtarıyor, bilime çok büyük katkılarda bulunuyor. Ama özünde, desteğe ve sevgiye ihtiyaç duyan küçük bir çocuktan farkı yok. Zihninden şüphelenmiyor ve potansiyelini biliyor, yapamayacağı hiçbir şey olmadığının farkında ve onu tehlikeli yapan da bu. Ama içinde olanlar çok farklı, onları anlayamıyor. Acı çektiğini fark edebiliyor mu, emin değilim."

"Duygularla anlaşamıyorlar, ikisi de." Diana, babasına güldü. "Kesinlikle anlaşamıyorlar."

İçeri yürümeye başladıklarında, Steve, kızının üzerindeki kolunu çekmemişti. Diana da bu yakınlıktan kesinlikle rahatsız değildi.

İki Rogers, kısa bir süre sonra kuleye gitmek üzere Starklar'ın evini terk ederken, Starklar belirledikleri konuma yani Fransa'ya varmışlardı.

Kalabalık olmayan bir caddeydi burası. Tony, sinyali aldığı eve doğru ilerlerken, Ashley de peşindeydi. Zırhlarından çıkıp, onları muhafız moduna geçirdikten sonra kapıya tekme savurarak içeri girdiler, Ashley, "İki dahi kapıyı tekmeleyerek açmak zorunda mıydık?" diye isyan ederken, Tony, bazen eski yöntemlerin kullanılması gerektiğini savunmuştu.

Hızlıca merdivenleri tırmanırken, Ashley, bunun Yüzbaşı ile fazla vakit geçiriyor olmasından kaynaklandığını savundu, çok kısa bir süre sonra aradıkları evin kapısının önüne gelmişlerdi.

Tony, komşusundan kahve isteyecekmiş gibi bir tavırla kapıyı tıklatırken, Ashley, sırtını duvara yaslamıştı. Kapı, kısa bir süre içinde açıldığında, kapıyı açan kadının elindeki silahı almak üzere ilerleyen Tony, kızı tarafından durdurulmuştu.

Ashley, kadının karnına bir tekme atıp onu yere düşürdükten sonra, elinde tuttuğu silahı ayağıyla kenara itti ve içeri girdi. "Tatlım, insanlara karşı daha nazik olmalısın."

Babasının uyarısına gülümsemeyle karşılık verirken, kadının ayaklanıp silahına uzanması, Ashley'in bedenini koltuğa bırakması ile aynı saniyelerde gerçekleşmişti.

"Hadi ama," dedi Ashley, sert ve şaşkın bakışlarla kendilerine bakan kadına. "İnsan, kendisini ziyarete gelmiş kızına da ateş etmez, değil mi?"

Kadının yüzüne soğuk su çarpılmış gibi gerileyip gözlerinin kocaman açılmış olması, Ashley'e doğru evde olduklarını kanıtlamıştı. "Benim bir kızım yok, asla da olmadı." dedi oldukça genç görünen kadın, duraksamadan konuşmaya çalışsa da sesindeki tereddüt çok netti. Ashley ise alaycı bir kahkaha attı, Tony kenarda duruyordu. "Tabii, isimsiz bir gruba teslim edip öldürülmesini istediğin ama öldürülmeyen, onun yerine bir aileye verilen kızın."

OBSIDIAN: Stark's DaughterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin