Bölüm 46: Nadir ve Eşsiz

536 50 32
                                    

♪ Jeremy Renner | The Medicine

― ― ―

Gözlerinin içi gülerken, kolunu, tavanı açık arabanın camına yasladı ve yanındaki koltukta oturup arabayı kullanan kişiye baktı mutlulukla.

Sevdiği adam da dönüp kendisine baktığında, yüzündeki gülüş, büyümüştü. İkisi de birbirine bakarken, Asher, kaza yapmamak amacıyla gözlerini yola çevirdi.

Kısa bir süre sonra sahile vardıklarında, Ashley heyecanla arabadan indi. Hava sıcaktı, güneş yukarıdaki yerini almış, etrafa ışık saçıyordu. Ayakkabılarını arabada bırakarak kumların üzerinde ufak adımlarla koşturmaya başladı Ashley, Asher da onun yaptığı gibi ayakkabılarını çıkarmış, pantolonunun paçalarını kaldırmış ve kızı izleyerek peşinden gitmeye başlamıştı.

Suya doğru ilerlediğini gördüğünde adımlarını hızlandırarak, Ashley'in elini tuttu ve onu durdurdu. Erkek arkadaşının yüzündeki gülümsemeye kaşlarını çatan Stark, "aklından ne geçiyor?" dercesine ona baktı. Avucunda duran ufak elin üzerini okşarken tebessüm etti Asher.

Beklenmedik bir hareketle, karşısındaki ufak bedeni hızlıca kucakladı. Ashley ufak bir çığlık atarak bacaklarını Asher'ın beline sararken, kollarını da boynuna dolayıp, başını boyun girintisine yaslamıştı.

Kucağındaki kızın, kendisine sıkıca tutunduğundan emin olan Asher, gri saçlara bir öpücük kondurup dalgalara doğru koşmaya başladı. Ashley kıkırdarken, Asher da ona gülüyordu. Üzerlerine gelen büyük dalgadan kaçmaya çalışan ama başaramayan ikili, bir süre daha dalgaların arasında koştuktan sonra, kumların üzerine oturdular.

İkisi de ıslanmıştı. Asher, kucağındaki bedeni kuma oturtup yanına yerleşirken, Ashley, yüzündeki tebessüm ile ellerini birleştirdi. Çekingen davranıyor, diye düşündü Asher. Ama bu hali bile güzel.

Ashley, sevgilisine biraz daha sokulurken, Asher ayağa kalktı. "Nereye gidiyorsun?" diye soracakken, arkasına oturup kollarını beline sarmasıyla, gülümsemişti. Birbirlerine sıkıca sarılıp ayaklarına vuran dalgaların gelişini ve gidişini izlemeye başlarken, belinde duran elin üzerine koydu elini.

Asher, kızın yanağına bir öpücük kondururken, Ashley, onun çakır gözlerine bakıp, boşta kalan elini yanağına yerleştirdi. Ardından, Asher'ın kesinlikle beklemediği bir şey yaparak, dudaklarını birleştirdi.

Dudaklarının üzerindeki tüy gibi hafif ama bir o kadar da huzur verici dudakları hisseden Asher, tebessümünü engelleyememişti. Ashley geri çekildiğinde, gözleri önüne uçuşan gri saçları kenara çekti Asher. "Siyah gül gibisin," diye mırıldandı. "Nadir, ulaşılmaz, eşsiz. Bunu hak edecek ne yaptım, bilmiyorum."

Asher'ın cümlesi, kolları arasındaki gri gözlü kızı gülümsetti. "Birinin beni sevebileceğine hiç inanmadım," diye mırıldandı, gri gözlerindeki hüzün okunabiliyordu. "Ama sen, bana yanıldığımı gösterdin. Kısa bir sürede, beni, kendine inandırdın." Yüzüne mutlu bir gülüş yayıldı. "Hayatıma girdiğin için, bir kalbim olduğunu bana hatırlattığın için teşekkür ederim."

"Çok masumsun sen," diye mırıldandı Asher. "Bu kirli dünyada, tertemizsin. Ay gibi, yıldızlar gibi parlıyorsun. Işığını görüp seni benden, ailenden, babandan koparmak isteyenlere asla geçit vermeyeceğim, güzelim. Söz veriyorum sana."

"Beni kimse ailemden, senden, babamdan koparamaz. Kimsenin bunu yapmaya gücü yetmez."

Sevgilisinin kendinden emin konuşması üzerine güldü Asher. "Biliyorum," derken başını göğsüne bırakmış kızı iyice sardı. "Kimse denemeye bile cesaret edemez."

OBSIDIAN: Stark's DaughterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin