Bölüm 49: Gözümde Ondan Hiçbir Farkın Yok

508 42 2
                                    

♪ Metallica | The Unforgiven

― ― ―

Gözlerine vuran güneş ışığıyla yüzünü buruşturdu Peter. "Ne zamandır uyuyorum ben?" diye mırıldandı ve elini komodine attı. Aradığı şeyi bulamadığında kahverengi gözlerini araladı ve kafasını kaldırdı. "Kostümdeki kadın?"

"Buradayım, Peter."

"Ben ne zamandır uyuyorum, kaç saat oldu?"

Birkaç saniyelik bekleyiş sonrası, "Otuz üç saat," dedi dijital asistan. "Otuz üç saattir uyuyorsun."

"Otuz üç saattir uyuyorum, ama kimse uyandırmaya gelmedi mi?" diyerek ayağa kalktı Peter. Zihninde hissettiği ağrı ve aniden ayağa kalkmasının verdiği etkiyle birkaç saniye boyunca dönen başına aldırış etmeyerek kapıya ilerledi.

Tam kapı kulpuna elini atmışken, Friday'in sesine kulak verdi. "Patronlar ve Ajan Romanoff seni her saat başında kontrol etti," diye ekledi. "Ayrıca, patron ve Bayan Romanoff, onlar gelmeden odadan çıkmana hiçbir şekilde müsaade etmememi söyledi."

Homurdanırken, Friday'i görmezden gelmeyi tercih etti. Kapı kulpuna dokunduğunda kendisini çarpan düşük volt elektrik ile "Ah!" diye sızlandı ve arkasına döndü. "Sen ciddi misin?"

"Patron gayet ciddiydi, Peter. Ekibe, uyandığını haber veriyorum. Lütfen yatağına geç." Friday'e oflayarak, bedenini tekrar yatağa attı Peter. "Aa," diyerek tekrardan odadaki kameraya döndürdü yüzünü. "Ben uyurken neler oldu?"

"Pek de önemli şeyler değil," dedi bir ses, fakat ses, Friday'in mekanik ve aksanlı sesi değildi. Ashley'in gri gözleri, çocuğun kahverengi irisleri ile birleştiğinde, Peter'a hafifçe tebessüm etti.

"Zamanımızın çoğu seni kontrol etmekle geçiyordu, onun dışında belgelerin işleme konulması için uğraştık, burada ve evde yapmamız gereken birkaç değişikliği hallettik."

"Steve ile kavga ettiğini anlatmazsın tabii," dedi Natasha, odaya girerken. Dudaklarındaki sırıtış, Ashley'in gözlerini devirmesine sebep olmuştu. "Susar mısın, Romanoff? Yüzbaşı'ya olan kızgınlığım henüz geçmedi, arada kaynama."

Peter, onların bu didişmesine güldü. "Yüzbaşı ile kavga mı ettin? Neden?" dedi meraklı bir sesle. Ashley ise, omuzlarını silkti ve alayla güldü.

"Suçunu kabullenmekle ilgili sorunları olması, benim problemim değil." Natasha ise, kaşlarını kaldırmış ve kıza ciddi bir bakış atmış, ardından gülmüştü. "Her neyse," dedi Ashley. "Acıkmışsındır, Pete," derken çocuğun başını okşadı. "Diana ve Wanda'ya zorla yemek yaptırdım."

Ayağa kalkarken, güldü Peter. "Aşçı tutabileceğinin farkındasın, değil mi?"

Başını iki yana, olumsuz anlamda salladı Stark. "Daha önce tuttuğumuzda, HYDRA ajanı çıkmıştı. Bir kere daha denemeye babamı ikna edebileceğimi sanmam."

Üçlü, gülüşerek odayı terk etti ve Peter'ın yürümek istemesi üzerine merdivenlere yöneldi. Ortak kata geldiklerinde, Tony, kafasını elindeki tabletten kaldırdı. "Günaydın, çocuk," dedikten sonra yüzünü buruşturdu.

"Gerçi, iyi akşamlar demek daha doğru olabilir, ama olsun," diyerek dalga geçtikten sonra güldü. "Nasıl hissediyorsun?" dedi mutfak tezgahın arkasından seslenen Wanda, yanlarına ilerlerken.

"Şey, teşekkür ederim, sanırım daha iyiyim," diye cevapladı Peter. "Bu kadar resmi olmana gerek yok," dedi Ashley gülerek. "Bundan sonra hep buralarda olacaksın sonuçta."

OBSIDIAN: Stark's DaughterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin