Suç Çetesi - 38. Bölüm / "Anıl Hancızade"

41.6K 1.6K 318
                                    

Multimedia için @nerminkeskinbalikci'ya çok teşekkür ederim ♥ bu arada SİZ NE HAKLA BENİM YILLARCA ÜZERİNDE KAFA PATLATTIĞIM KORAYIMI KESKİNKILIÇIMI BULMAYA ÇALIŞIRSINIZ VALLAHİ ÇOK ÖFKELENDİM. BU HAYDUT SİZE GÖRE DEĞİL. HİKAYEYİ SİLERİM?? ÇOK SİNSİYİMDİR ŞAKAM YOK. GİDİN VINI UEHARAYI, FRANCISCO LACHOWSKIYI FALAN SEVİN BENİMKİNDEN UZAK DURUN LÜTFEN.  

Koray’ın yanından ayrıldıktan sonra, hala duygusaldım. Annem çalışıyor muydu bilmiyorum ama hapishane yine günlük işlerine ayrılmıştı. Bende bu süre içinde kimseye çaktırmadan hapishaneyi biraz dolaşmıştım. E tipi olduğu için blokların hepsi iki katlı ama üst kat idareye ait olduğu için çıkması göt istiyordu gerçekten.

Üst kata çıkınca, sol depolara, sağ idari bölümlere çıkıyordu. Hiç şüphe çekmeyen rahat bir tavır takınmaya çalışarak üst katları dolaşıp ecza kısmını buldum. İçeride ilaçlar vardı, e haliyle kilitli tutuluyordu. Diğer odalarda ne var, bilmiyordum bile. Ama buraya girip cama tırmanarak çatıya ulaşabilirdim. Bana Hangi gardiyanın yardım edeceği bilmiyorum. Koray sırf bunu yapması için çocuğunu kaçırmıştı!

Umarım annenden nefret ediyorum diye çocuğu incitmezdi. Küçükse sanmıyorum ama ben yaşlardaysa şansı yoktu. Hiç olmazsa bir kere vururdu canım.

Tam biraz daha ileri gidecektim ki birden biri “Avşar.” Diye seslenince ödüm koptu. Kaslarımın yırtıldığını sandım korkumdan. Hiç bozuntuya vermeden arkamı döndüm. Gruptan biriydi. “Efendim?” diye sordum.

“Ne yapıyorsun lan burada deli? Annen seni ana salona çağırıyor.” Annem…

Babam.

Başımı sallayıp hızlı adımlarla aşağıya inerken kalbim küt küt atmaya başlamıştı işte. Anneme kaçacağımı söyleyecektim. Okuldan kaçarken bile ondan izin alıyordum zaten. Hapishaneden kaçarken de fikrini alacaktım. Hayat koşulları değişse bile biz kendimizden ödün vermeyiz.

Annem ana salonda oturup gardiyanların yüzüne baka baka sigara içiyordu. “Gel kızım, özledim seni.” Dedi yanındaki sandalyeyi işaret ederken. Tam arkasındaki duvara asılı saate baktım. On dakika sonra zil çalacak ve havalandırma için dışarı çıkabilecektik.

Ve bende tam on dakika sonra babamı görecektim.

Ne şekilde olacağını hala kestiremiyordum ama bir kez güzel yüzünü görsem bana yeterdi.

“Anne seninle bir şey konuşmam gerek.” Dedim, “Özel.” Hiç uzatmadan ayağa kalkıp koluma dokundu. “Bir şey mi var?” ona salonun ortasında bu gece Koray beni helikopterle kaçıracak diyemeyeceğim için koğuşumuza kadar sürükledim.

“Anne, biliyorum çok ani oldu, pek de hasret gideremedik ama ben gidiyorum. Bu gece.”

Annem yüzüme aval aval bakmaya başladı. Gördüğüm ilk saniyeden beri hislerini kaybetmiş gibiydi.

“Sen benimle dalga mı geçiyorsun?” diye sordu.

“Hayır. Çok ciddiyim. Ne işlere bulaştığımı bilmiyorsun. Bir arkadaşım…” biraz ona eğilip sesimi daha da kıstım “Helikopterle beni çatıdan alıp kaçıracak.” Nefes almak için geri çekildiğimde suratındaki değişimleri izledim.

Annem de benim gibi kulağıma eğilerek “Sen galiba benden hiç dayak yemedin?” dedi alay eder gibi. “Kafayı mı yedin aptal kızım benim!” bunu beklemiyordum işte. Tamam, yolun açık olsun diyecek hali yoktu da biraz fazla –beklediğimden fazla- tepki göstermişti.

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now