Suç Çetesi - 25. Bölüm / "Liste"

48.7K 1.7K 565
                                    

Koray, ertesi sabahın zor bir gün olacağını söyleyerek hepimizi yataklara yollamıştı. Gün ışığı eve dolana kadar uyuyamadım.

Sürekli o sahneyi kafamda kurgulayıp izliyordum. Babamın koşuşunu, anneme her şeyi alelacele anlatışını, beni aramalarını, ama bulamadıklarını… O anda sahne kesiliyordu. Kalbim küt küt atar bir halde yataktan sıçrıyordum. O kadar büyük bir yalnızlık kaplamıştı ki içimi, betimlemelerle tarif edilemeyecek kadar büyük bir acı veriyordu bana. Ben tüm benliğimle yalnızdım.

Tüm suç bendeydi.

Bunca gün, bunca acı, bunca yalnızlık, bunca kayıp…

Sadece şımarıklık edip sarhoş olduğum için bunlar başımıza gelmişti. Benim ne hakkım vardı bu insanları meşgul etmeye? Benim yüzümden bir sürü kişi ölmüştü. O sarışın kadın bile. Köprü altında kaçarken yaraladığım adamlar ne haldeydi? Peki o gotik kız? Kerem ne hissediyordu? Ayten teyzenin ailesi? Bahçıvan Süleyman? Çok uzaklardaki babam? Bu evdeki insanlar? Şüphesiz hepsinin hayatında bir yere sahiptim. Herkesi meşgul ediyordum, başlarına bela oluyordum.

Görmemem gereken çok fazla şey görmüştüm. Bilmemem gereken birçok şey biliyordum ve yaşamamam gereken çok fazla şeyi yaşamıştım ben. Bir gecede on yaş daha büyümüştüm. Neler neler yapmamıştım ki ben? Şu son bir hafta içinde? Masum bir adamın dükkanını soyup, bir barmenin cinsellik hayatını bitirmiştim, şehirde aranıyordum ve yakalandığım an hapse girecektim. Belki de babam sorumsuz kızı olmadan daha mutluydu.

Ben ne adam akıllı öğrenci olmayı başarabilmiştim, ne de iyi bir evlat. Babam tüm varını yoğunu bana vermişti, peki ben ona ne vermiştim çileden başka? O ben hayatta kalayım, güzel bir yaşam süreyim diye, her saat başı farklı bir acı çekiyordu, herkese karşı farklı bir maske takmak zorunda kalıyordu, benim yüzümden alkolik olmuştu, benim yüzümden hayatının aşkından vazgeçmişti, her şey benim yüzümden olmuştu.

Sırf ben bir üniversite kazanayım, sırf bir meslek sahibi olup, onun kadar zorluklar çekmeyeyim diye.

Babam benim rahat yaşamam için kendi hayatından vazgeçmişti.

Bense onu öldürmek isteyen adamın yatağına girmiştim, onu ayrı, oğlunu ayrı öpmüştüm. Tanımadığım erkekler bana dokunmuştu, ben ne pislikler yapmamıştım ki?

Babamın iyi niyetini suiistimal etmiştim. Ailemi mahvetmiştim. Bir sürü insan benim yüzümden acı çekiyormuş gibi hissediyordum. Ben berbat biriydim. Ben rezil biriydim. Ben kocaman bir hayal kırıklığından başka bir şey değildim.

Bu kadar acı çekmeyi hak etmiştim. Koray sadece bir roldü. Tüm bunlar benim yaşattıklarımın bedeliydi aslında. Bu ev benim ruhumdu. Burası benim hak ettiğim cehennemdi. Ben cehennemi hak ediyordum. Tüm süslü hayallerim saçmalıktan ibaretti. Ben bu saatten sonra ölü bir kızdan başkası değildim. Her şey sona ermişti artık.

O kadar çok pislik yapmıştım ki, hatırlayıp kendime acı çektirmek istiyor, fakat hatırladıkça da ölecek gibi oluyordum.  Sessizce ağlamaktan ciğerlerim yırtılmıştı ve benim birine sarılıp biraz içimi boşaltmaya ihtiyacım vardı. Birine sarılıp ağlamak, bak ben böyle biriyim, sen neler yaptığımı gördün, ben hak ediyorum bunları demek istiyordum.

Hepsini hak etmiştim.

Tüm bu şiddeti.

Belki de Koray haklıydı. Ben evlatlıktım. Anıl’ın kızı değildim. Ben sadece dünyaya acı çekmek için gelen zavallı bir ruhtum.

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now