Suç Çetesi - 5. Bölüm / "Pansiyon"

79K 2.5K 593
                                    

 

“Sence bu adres beni babama götürebilir mi?” diye sordum. Yutkundu. “Bak, babanın düşmanı çok fazla. Bu bir oyunsa…”

 

“Kim İstanbul’dan bana oyun oynasın ki?” bunu düşünür gibi biraz duraksadı. “Neden İstanbul’dan biri sana yardım etsin ki?” dedi bu sefer. Karamsarlığına kafa atmak istiyordum. Belli ki birileri bana ulaşmaya çalışıyordu. Babam bile olabilirdi bu. Belki de hayalindeki gibi her şeyi oturtmuştu ve yeni bir hayat için beni bekliyordu şuanda. Bu mektup dün gelmiş olmalıydı. Dün alsam, dün yola çıkardım. Veya hiç fark etmez. Altı aydır en ufak bir ipucu için çırpınıyorken bunu aldığım an bu şehirden havalanmış olmam gerekirdi.

 

“Bak, bunu yollayan babam bile olabilir.” Dedim inancım pek yüksek olmasa da. “Neden baban sana kendi uzaktan çekilmiş resmini yollasın ki?” diye bağırdı. “Biraz mantıklı ol ve sakın oyuna gelme.”

 

“Konu ailem Kerem ve risk alacak zamanım yok.” Kerem fotoğrafı eline alıp inceledi. “Baban pek de mutlu değilmiş.” Başımı başka bir yöne çevirip zoraki ve pek rahatlatıcı olmayan bir nefes aldım. “Mutlu olabiliriz…” diye mırıldandım. Olabilirdik. Bir araya gelip yeniden o mutlu ve herkesin imrendiği aile olabilirdik… Annemi özlemiştim. Halamı. Yaptıklarımızı, evin içindeki ufak atışmalarımızı bile özlemiştim.

 

“Seninle gelmeliyim.” Dedi bana. “Ama öncesinde bu adresi araştıracağım tamam mı? Birkaç gün burada dur.” Başımı salladım. Tez canlı biriydim ve bir an önce olsun bitsin istiyordum. Bir an önce ailemden birini görmek. Kokusunu duymak. Sarılmak. Dudaklarım titredi. “Babanı bulacaksın. Aileni bulacaksın.” Dedi Kerem dostane bir tavırla elimi tutarak.

 

“Korkuyorum.” Diye mırıldandım. İtiraf edemiyordum. Fakat deli gibi korkuyordum. Bu iş benden çıkmıştı. Her attığım adımda babamın kirli geçmişi önüme seriliyordu sanki. Ve aptal değildim. Biliyordum. Bunun devamı da vardı. Babam haklı ya da haksız yere bir sürü adam öldürmüştü. Hatta daha kötüsü, öldürtmüştü. Lanet mafya. Babam Rock n Rolla filminden fırlayıp gelmişti sanki.

 

“Kötü günler geçiriyorsun. Bunun farkındayım. Fakat iyi olacaksın.” Eğer ölmezsem.

 

“Yanımda olduğun için teşekkür ederim.” Dedim. Elimi öpüp kalktı ve beni de kalkmaya zorladı. “Şimdi biraz plajda güneşin tadını çıkaralım. Sende biraz kafanı dağıtmış olursun.” Gülümsedim. Çok rahat değildim, plajda top sıçratacak halim yoktu ama izler ve belki bir dondurma yerdim.

 

Onu onaylayınca evden çıktık. Plaj buraya çok yakındı. Curcunanın kokusunu alabiliyordum. Sahilde voleybol oynadığımız yere giderken oranın her zaman ki kadrosuyla olduğunu gördüm. Sude tabi ki de takım kaptanıydı ve iyi olduğu için herkesi yönetmeye çalışıyordu. Ona orospunun teki olduğunu söylemedim. Furkan topu havadayken yakaladı. “Bakın kimler buradaymış!” hepsi oyunlarına ara verip bize baktı.

 

“Limon yemiş gibi görünüyorsun Avşar.” Dedi Gizem. “Hadi gel de oynayalım biraz. Biz kazanıyoruz.” Sude’nin takımının kazanmıyor oluşu kötüydü. Takımındakiler için.

Suç ÇetesiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora