Suç Çetesi - 31. Bölüm / "Boşluk"

62.2K 1.8K 967
                                    

Bu arada bu bölüm, yazarken en çok duygulandığım üçüncü bölüm oldu. Hissettiklerinizi en saf haliyle okumak istiyorum. Multimediayı dinlemeyi unutmayın! Hatta bölüm biterse yeniden açın. (Mobildekiler için, şarkımız Red - Lost)

Arandığım günden beri Koray beni pek dışarı çıkmamam konusunda uyarıyordu ve bende ne olur ne olmaz düşüncesiyle hareketlerimle dikkat ediyordum. Fakat bu yine de unutulduğum anlamına gelmiyordu. Uzun süredir aranıyordum ve hala bana dair hiçbir iz bulamamışlardı. Bunu da Koray’a borçluyum sanırım. 

Uzun zamandır beklediğimiz hamle Adnan’dan bu sabah geldi. Bizimle, Mine Keskinkılıç’la buluştuğumuz otelde buluşmak istiyordu. Otel zenginlerin mekanı olmalıydı. Adnan ülkeye yeniden giriş yapmıştı ve sinirli olsa gerekti. Bizden kasetleri isteyecekti ve bizde vermeyecektik. Sadece oyunun sonunu merak ediyorduk. Bize o otelde zarar veremezdi ve bizde ona bir şey yapamazdık. Son derece mesafeli bir görüşme olacaktı.

Onu görünce ne hissedeceğimi bilmiyorum.

Hayatımızı mahveden ve az kalsın bizi bitirecek olan adam. Onun acilen öldürülmesi gerekiyordu. Benim ellerim tarafından ama bu gece değil. Nasıl olur da bize bunu yapabilirdi? Adnan Saygın kendini ne sanıyordu? Kirli ve pahalı zevkleri olan bir adamdan başkası değildi. Küçük bir çocuğu beceriyordu ve onu rezil edecektim. Tüm şehre. Hala zengin kalabilecek mi merak ediyorum.

Bu gece için fazla süslenmeye gerek yoktu. Siyah bir tayt ve safari ceket geçirdim üzerime. Henüz erkendi. Mal gibi erkenden gidip onu bekleyecek değildik, o bizi beklemeli ve sabırlı olmayı öğrenmeliydi. Şuan bir şey hissetmiyorum. Heyecanlı da değilim ama onu görünce düşüncelerim değişebilirdi. Hislerimi kaybedeli uzun zaman olmuştu. Etrafımdaki herkese mutlaka bir gün ölecek gözüyle bakıyordum.

“O şerefsize hiç güvenmiyorum.” Dedi Koray esrar sararken. Biraz rahatlamaya ihtiyacı vardı, hepimizin öyle.

“Aramızın iyi olduğunu göstermek istercesine o oteli seçmiş bir de! Sanki başka koşullar altında bize zarar verebilirmiş gibi. Yerin altında tuzak da kursa bana bir şey yapamaz.” Sinirli sinirli söylenirken Ceren ona masaj yapmaya başladı.

“Bende bunun masumca olduğunu düşünmüyorum ama başka ne yapabilir ki? Babasının oteli bile olsa zarar veremez.” Dedi Aslan ve ciddi anlamda tırnağını kemiriyordu.

“Aklınca bize iyiyiz mesajı vermeye çalışıyor.” Tanrım, bu adamdan cidden nefret ediyorlardı.

“İçeri ben ve Avşar gireriz. Element ve kardeşleri binanın içinde olsun, sizde dışarıda bekleyin. En ufak göze çarpan detayda siktir olup gideceğiz.” Dedi Koray sigara rızlasını yalayıp birleştirirken. Bütün karizmasını bu işe yönlendirmiş gibi duruyordu.

“Avşar’ımı o herifin karşısına çıkarmak istemiyorum.” Dedi Ceren büzülmüş dudaklarla. Ona bakıp gülümsedim. “Merak etme karıcığım, onu öldürmeyeceğim.” Dedim gülerek. Koray’ın homurtusu bastırılmış kahkahaya benziyordu.

Onu elbette ki öldüreceğim. Sadece bugün değil. Hatta bunu kendi ellerimle yaparsam babama haksızlık etmiş olurum.

“Hayır, düşünüyorum da, ne yapabilir ki otelde?” diye mırıldandı Koray sigarasını yakmaya çalışırken. Kendisi bir nefes aldıktan sonra hepimiz döndük.

“Belki de gerçekten bir şey yapmayacaktır.” Dedi Uygar. “Sonuçta tüm kariyeri bizim elimizde. Lanet olası videonun iki yüz kopyasını çıkartıp her yere sakladık.  Ona da bir kopyasını verelim.”

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now