Suç Çetesi - 55. Bölüm / "Cam Parçası"

39K 1.6K 337
                                    

Bölüm yarıda kesilmiş bunun için sizden özür diliyorum. Yeniden yükledim, iyi  okumalar.

Burada, haberlerin bu kadar hızlı yayıldığını bilmiyordum.

Kıbrıs'ta iki güvenlik görevlisinin öldürülmesi, kişilerin en az ilgileneceği olaylardı. Biz dirilerle ilgileniyorduk daha çok. Üstelik sansasyonel olmayan olayların kimsenin dikkatini çekmediğine emindim.

Ama burada, insanlar sanki ölenler kendi evlatlarıymış gibi adalet arıyorlardı.

Aptallar, adalet diye bir şey yok. O sadece zenginlerin fakirleri kandırması. Bir tiyatro oyununu adalet sanıyorlardı.

Gece kulübünün iki güvenlik görevlisi öldürülmüştü ve kayıtlardan hiçbir şey çıkmamış, odadan bir şey de alınmamıştı. Her şey çok temiz ve düzenliydi, parmak izi yoktu, kulübe saldırı olmamıştı, düşmanları yoktu, kısaca zanlılara dair tek bir delil bile yoktu ellerinde. Birkaç gün susturmak amaçlı işin peşinden koşturulur, bir şey bulunamadığında dava düşerdi. Bu kadar basit. Bu yıllardır, her yerde böyle.

Ama kutsal ittifak'ın son derece işkillendiğine eminim ve onların tedirgin halini düşünmek zevkten dört köşe olmamı sağlıyor.

Onları endişelendirmek için herkesi öldürebilirim.

Ben yalnızım, kaybedecek bir şeyim yok, nefretim beni ayakta tutan tek şey ve herkesi karşıma alabilirim. Artık hissetmiyorum bile. Bu şekilde nasıl devam edilir bilmiyorum. Hiç rehberim yok. Koray beni yüz üstü bırakmaz ama herif onu sevmemi bile istemiyor çünkü bunlar bittiğinde ayrılacağız. Aramızda bağ kurmak istemiyor, olanı da koparmak istiyor.

Ama ben ondan kopmak istemiyorum. Beni sevmese bile dokunsun istiyorum. Ah, bana dokunmasını o kadar çok istiyorum ki bunun ne kadar tehlikeli olabileceğinin farkında bile değilim.

Bunun ne kadar yanlış olduğu da umurumda değil.

Artık onu gözüme kestirdim ve istiyorum. Kimse av peşinde olan yetişkin bir Avşar Hancızade'den tehlikeli olamaz zaten.

"Üzerini hala giyinmedin mi sen?" diye sordu odama girince. Az daha gülecektim. Beni çıplak yakalamıştı.

"Makyajım bitmedi."

"O lanet olası fırçayı daha ne kadar yanağında tutacaksın?"

"Elmacık kemiklerim biraz daha belirginleşene kadar."

Açıkçası çok sürmemiştim bile. İşime karıştığında beni çok kızdırıyordu. Allık sürme işlemimi onun yüzünden hızla tamamladım ve ruj sürülmemiş dudaklarıma baktım. Biraz parlatıcı yeterli olacaktı.

Öncesinde sutyenimi çıkartarak kırmızı elbiseyi giydim, bu elbise kısaydı ama soğuktan korunmak için yere kadar uzanan bir kürküm daha vardı. Buna dünyanın parasını bayılmıştım ve Kıbrıs'ta asla giyemeyeceğim göz önüne alınırsa duşta dahi üzerimden çıkarmasan iyi olurdu.

Ardından kürk şapkamı da taktım.

"Avşar, dehşet derecede dikkat çektiğinin farkında mısın?"

"Bu çok güzel olduğum anlamına mı geliyor?" diye değiştirdim.

Bana cevap yetiştirmek usanmış gibi homurdandı. Kendisi sadece uzun bir kaban ve siyah bir kot giyiyordu. Son derece şık ve sade. Oysa ben her zaman ihtişamı tercih ederdim.

"O üzerindekiler başımıza bela olabilir." Sıkıntılıydı ve bu kadar evham yapması hevesimi söndürüyordu.

"Bu sadece çakma bir kürk Koray."

Suç ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin