Suç Çetesi - 69. Bölüm / "Hastane"

30.1K 1.4K 610
                                    

Sıkılmayın diye kısa geçiyorum. Hatta o kadar kısa geçtim ki neredeyse bir yıllık süreci 5 sayfaya sığdırdım, bu da yetenek işidir ayıptır söylemesi sdfghjk arkadaşlar bir çoğunuz bir önceki bölümü okumadınız büyük ihtimalle. Yetişkin içerikli kısımlar varmış vesaire. Yani 68. Bölüm yayınlandı. Pasaj yorumu ekleye ekleye okuyabilirsiniz :)

"Neden çok yiyorum, biliyor musun?" diye sordu Yiğit. Elbette ki bilmiyorum şapşal adam. Ama sen dinlediğimi biliyorsun.

"Benim tüm ailem kanserden öldü. Annemde, babamda, hatta kız kardeşimde." Yemek yeme olayıyla arasındaki bağlantıyı çözemedim ama anlattığı hikayenin içeriği berbattı. Acı verici bir şey olmalıydı. Yiğit'in ailesini hiç düşünmemiştim, o ise ilk kez anlatıyordu.

Hastanede birinci ayım. Bende hala bir iyileşme belirtisi yok.

"Allah affetsin, benim babam inanılmaz pinti bir adamdı. İnanılmaz. Sadece bir bakkalı vardı ve bozuk çürük demeden millete satıyordu. Anlayacağın aynı zamanda boktan bir adamdı. Fakat bunun acısı ondan çok beter çıktı."

Yiğit'in hikayesini merak ediyordum. Şuan bunları anlatırken bile tıkınıyordu çünkü. Bir insanın onun kadar yemesi normal bir şey değildi. Tamam kilo almıyor olabilirdi ama iç organları yağ içinde yüzüyor olmalıydı.

"Annem temizlik şirketinde çalışıyordu. Kuru ekmekten başka bir şey yemezdik, ki o kadar da fakir sayılmazdık. İlk kız kardeşim mide kanseri oldu. Kız kardeşimi sana çok benzetiyorum." Deyip gülümsedi. Bu da neden bana kardeşi muamelesi yaptığını açıklardı.

"O benim hayatta değer verdiğim tek varlıktı, bilirsin. Baban ve sen gibi."

Babam ve ben gibi. Bu dünyanın en büyük aşklarından biri olmalıydı öyleyse. Babamın mide kanserinden öldüğünü düşündüm. Felçli organlarım bile acıdı.

"Sonra annem mide kanseri oldu. Babam ise çalışamaz haldeydi. İçimden bir ses sıranın bana da geleceğini söylüyordu. Çok geçmeden annem de vefat edince babam yıllarca biriktirdiği haram parasıyla tedavi olmak istedi."

Aman. Tanrım. Kennedy ailesi bile bu kadar bahtsız olamamıştı herhalde. Hissedebildiğim yerdeki tüyler diken diken oldu ve patlamış gözlerimi ona doğru çevirdim.

"Kardeşim içlerinde en çok acı çekeniydi. Neden ona hiçbir şey yapmamıştı? Haram parasını mezara mı götürecekti?" sesi azap doluydu. O zamanlara geri dönmek istiyordu sanki. Ona üzüldüğümü hissettim. Çok şükür hala dünyanın en cömert babasına sahiptim. Çok şükür hala onlar yanımdaydı. Ne yapmış olursam olayım, Anıl Hancızade arkamdaydı.

"Kardeşimin hakkı için, ona izin veremezdim. Madem öyle, o da acı içinde ölmeliydi. Zaten herkes tüm ailemin mide kanseri olduğunu biliyordu. Eğer babamın yemeğinin içine ufak cam parçaları atarsam acı çeker diye düşündüm. Ve henüz sadece on sekiz yaşımdaydım."

Bu yaptığı, en kibar tabirle sağlam göt isteyen bir şeydi. Yine de bu öldürme şeklini aklıma not ettim.

"Sabah kahvaltısından sonra her zamanki gibi kan kusarak geberdi." Yüzünde pişman olmadığını belirten bir sırıtış vardı. "Otopside çıktı mı bilmiyorum, ama kimse bir şey söylemedi. Zaten tüm ailem o şekilde ölmüştü ve herkes babamın ne kadar şerefsiz olduğunu bilirdi. Kardeşimi sokak ortasında döver, anneme gözümüzün önünde tecavüz ederdi."

Gülümsüyordu, derin çukurlu gamzelerini görebiliyordum ama oralar yaşla doluyordu, kıyamadım bu masum çocuğa. Vay amına koyayım. "Kardeşimi çok seviyordum Avşar. Büyüyüp, onu tüm acılardan kurtarmak istiyordum. Bir gün babamın eli ona da uzanacak diye ödüm kopuyordu."

Suç ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin