Suç Çetesi - 54. Bölüm / "Mucize"

36K 2K 445
                                    

Kahkahalarla girdiğim evden ağlayarak çıkarken saat sabahın altısıydı. Acım tazeyken yürümek istiyordum, hava bu kadar berrak ve soğukken yürümek istiyordum. İstanbul'un ilk karı yüzüme çilerken soğuk her yerime işlesin istiyordum.

Buraları çok tanımadığım halde ezberlediğim dükkan isimlerinden evin sokağını bulduğumda biraz rahatladım ama kursağıma asılı kalan kusma hissini engelleyemiyordum.

Dışarıda kimse yoktu. İstanbul sabahın bu saati çok temiz görünüyordu. Griye çalan kasvetli bir hava vardı ve şuanda ruh halimi ancak böyle tanımlayabilirdim. Birkaç saat sonra insanlar kalkmaya başladıklarında karla karşılaşacaklardı. Çocukların sevineceğini biliyordum.

Kıbrıs'a hiç kar yağmamıştı. Soğukla pek aram yoktu, sıcağa alışmış biri olarak çok üşüyordum. Yüzümü ve ellerimi yakacak kadar keskin bir soğuk vardı. Deri ceketten başka hiçbir alternatifimiz yoktu üstelik. Bu zamana kadar kalacağımızı planlamamıştık da ondan.

Koray kaban alalım mı dediğinde, saçmalama, o zamana kadar çoktan şehirde oluruz demiştim.

Sözünü dinlemediğim her dakikam pişmanlıkla son buluyordu.

Belki dün gece de beni sözsüz olarak uyarmak istemişti. Beni tanıyordu, gider gitmez bir saçmalık yapacağımı biliyordu. Benimle konuşmayacak kadar gururluydu, ama belki de oraya gelerek benim davranışlarıma dikkat etmemi söylemeye çalışmıştı. Bakışlarıyla beni uyardığının farkındaydım. Ama bende gururunu kırıp bana sahip çıksın istemiştim.

Ama yapmamıştı işte.

Bedelini ağır ödemiştim ama dersimi de almıştım. Olabileceği en sert ve en duygusuz şekilde.

Ama yine de kolumdan tutup beni silkelemediği için Koray'a o kadar kızgındım ki! Ona güvenmiştim. Beni korur demiştim. Bana sahip çıkar demiştim. Çok da ümitliydim.

Şimdi yürüdükçe kasıklarıma saplanan acı, Koray'ın beni umursamadığını hatırlatıyordu.

Sigaram söndüğünde bende apartman girişine varmıştım. Cebimdeki anahtarı çıkartıp ikinci kata çıktım. Koray uyuyor olmalıydı, hatta evde olmasa bile şaşırmazdım. Kendine güzel bir kız bulmuştur kesin. Hatta seksi bir kadın. Tanrım lütfen bulmamış olsun.

Kapıyı kilitlemişti, kıyamam.

Bir suçlu gibi içeri girdim. Sanki hapishane müdürünün odasına gidiyordum. Aslında hiçbir şey yapmamıştım ama suçluluk hissinden alıkoyamıyordum kendimi.

Kapıdan direk salon görünüyordu ve koltuğa sıkışmış iki metrelik dövmeli vücut dikkatimi çeken ilk şey oldu. Önce uyuyor sandım ama koltuktan sarkmış elinden sigara dumanı tütüyordu.

Ceset gibi tavana bakıyordu, geldiğim yöne hiç bakmamıştı bile. Battaniye sadece gövdesini kapatıyor, çoraplı ayakları koltuktan sarkıyor ve sigaranın külü neredeyse yere düşecekti.

Uykusuzluk sendromuna kapılmış gibi görünüyordu.

"Neden uyumadın?" diye sormak istiyorum. Elini sakallı yanağına koymak istiyorum. Dün gece ona haydut demişlerdi, evet tam bir haydut ama ben onun içini biliyorum, ona kıyamıyorum, sevmek istiyorum. İnsanlara göründüğü kadar kötü değil aslında demek istiyorum. Onun bir kızı var. O iyi biri.

Bana hiç iyi davranmıyor ama yine de çok iyi biri işte.

Hastane yatağındayken içten içe mutluydum. Tam bir bencillik ama öyle işte. Sürekli elimin altındaydı, masumdu, bundan yararlanıp onu rahatça okşayabiliyordum. Onun yaralarına kremler sürüyordum, masaj yapıyordum, kirlendiğinde temizliyordum, saçını yıkıyordum ve tırnaklarını kesiyordum.

Suç ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin