Suç Çetesi - 23. Bölüm / "Cevaplar"

45K 1.6K 298
                                    

Arkadaşlar affedersiniz de, bana ne yapmam gerektiğini söylemenize hiç gerek yok. Benim kurgum bu ve dilediğimce işliyorum. Bir kesim Avşar’ın geçmişine dönme diyor, biri dön diyor, biri Koray’ın ağzından yaz diyor, biri sadece olaya gir diyor, biri aşık olsunlar diyor, biri kavga gürültü devam etsin… Tamam, yorum yapın, düşüncenizi belirtin, hatta eleştirin ama yaptıktan sonra da bir bakın ve biraz empati kurun. Ben zaten tüm bu dediklerinizi yeri gelince yapıyorum? Yazdığınız iki satır yorum da nefret söylemi, emir dolu resmen. Bu saygısızlıktan başka bir şey değil.

Koray, henüz eline geçmiş maymuncukla beraber eğilip kapağın kilidini açtı. Nefesimi tutmuştum, kalbim durmak üzereydi. Bu herif benim tansiyonumun havaya fırlamasına sebep oluyordu, onunla olduğum her dakika beladaydım, her saniye kalbimin gümbür gümbür atmasına neden oluyordu. Beni sinir hastası etmişti, bende onu edecektim.

Korkumun yüzüme yansımasına izin veremezdim çünkü Aslan bendeki değişimleri izlemek için bana bakıyordu. Yüzümde sadece acı çeken bir ifade vardı çünkü acı çekiyordum. Her yerimi kırbaçlamıştı ve ben yine benden beklenmeyecek bir performansla ayakta durmayı başarıyordum, ben her zaman başarmıştım. Canımın yanması sorun değildi, sorun benim o rezilliğimdi, sorun bu kadar aptal olmamdı, sorun Koray’ın beni öylece yatakta basmasıydı ve sorun şuanda Kerem’in nerede olduğunu bilemememdi.

O rezil anı asla unutmayacaktım. Ve belki de şu anı.

“Bu ne oğlum?” diye tısladı Koray. Neşeli bir ton sanmıştım ama şaşkındı.

“Neymiş?” diye sordum bende merakla, sanki bilmiyormuşum gibi.

“Hiçbir şey yok burada.”

Kahkaha attım ama Aslan ve Koray’ın bakışı beni susturmaya yetti. Zaten gülünce canım yanmıştı. Zaten ne zaman gülsem içimde bir taraflar ağlamaya başlıyordu.

“Sana oranın gereksiz bir yer olduğunu söylemiştim.” Kafamı eğip baktığımda ben bile şaşkındım aslında. Yapraklar ve nereye bağlı olduğu belli olmayan birkaç boru vardı.

“Gereksizse neden kilit vardı amına koyayım?” diye bağırıp duvara bir tekme attı. “Senin gibi salaklar fail olsun diye.” Dedim gülümseyerek. Bana kaşlarını çatarak bakınca bir gramlık neşem de şırıngayla çekilir gibi oldu. Yine korkunç bakıyordu orospu evladı. Ne vardı bu kadar sinirlenecek?

“Seni buraya sıkıştırıp kilitlerim. Kapa çeneni.”

Meydan okur gibi, “Yapsana.” Dedim, beni o küçücük yere kilitleyecek hali yoktu sonuçta, ona lazımdım.

Bir saniye sonra avını yakalamış hayvan edasıyla koluma asılınca tiz bir sesle çığlık atıp bulduğum ilk şeye –Aslan’a- sıkı sıkı tutundum. “Gel buraya.” Diye tısladı. Yemin ederim ki korkmuştum. “Kızım hala anlayamadın mı?” dedi Aslan da insanlık edip beni diğer psikopattan uzaklaştırırken.

Aslında oraya beni kilitlemesi çok iyi olurdu. O borular ve yapraklar nasıl oraya girdi bilmiyordum ama sonuçta parmak izimle açılan bir kapı vardı orada. “Bırak şunu Aslan.” Şunu. Ben senin öylece fırlatıp atabileceğin nesne miyim amına koyduğumun çocuğu? Aslında bu sorunun cevabı tam olarak evetti ya neyse.

“Oğlum boş ver hadi basıp gidelim şuradan.”

“O orospuya bana racon kesmemesi gerektiğini öğreteceğim.”

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now