77. Bölüm - Silahın Ötesinde

23K 848 606
                                    



Söz konusu şarkının sözlerini asla anlamamanız dileğiyle... Küçük bir sürpriz. İyi okumalar...

Yapamıyordum.

Alnıma dayadığım tetiği çekemiyordum.

En güzel halimle, aynadan yansıyan mutsuz, yaralı yüzüme bir türlü kıyamıyordum.

İçten içte o intikam ateşi yiyor hala beni, delirmiş olsam da bana yapılanların farkındayım. Neredeyse bir şehir dolusu insanı nefretini kazanmıştım, hepsi çökmem için elinden geleni yapmıştı, harcamıştı beni. Delirtmişlerdi en sonunda. En çok da bu yüzden kendime kıyamıyordum. Kimsenin acımadığı, merhamet etmediği bu zavallı kıza acımak istiyordum. Ben sadece on dokuz yaşındayım, kime bu kadar kötülük yapmış olabilirim ki? Ben sadece kendi canımı yaktım.

Babasının küçük kızı, Avşar Hancızade. Henüz on dokuzunda, ama küçük mü sahiden?

Ya çektiği acılar? Küçük mü sahiden?

En çok koyan da, beni bu hale getiren en büyük şeyin, şu anda aşık olduğum adam olmasıydı.

Aşık olduğum adam...

Beni delirten, gençliğimi, mutluluğumu, masumiyetimi söndüren adam.

Masumiyet neydi?

Bacak arasının içinde bulunan incecik zar mıydı masumiyet? İlk sarhoşluk muydu? Neydi masumiyet? Ne zaman kaybetmiştim onu? Tanımadığım bir herifle öpüşürken mi? Bana dokunmasına izin verirken mi? Bana iyilik yapan komşu çocuğunun yatağına girerek mi?

Yoksa ilk cinayeti işleyerek mi?

Koray cinayet işlememi sağlamıştı. Ben silahı ilk kez ateşleyip karşı tarafın sahip olduklarını aldığım zaman masumiyetimi kaybetmiştim; ve ben masumiyetimi en çok, bir başkasına zarar verirken aldığım hazda kaybetmiştim. Ben katilimin yatağına girdiğim zaman masumiyetimi kaybetmiştim.

Bunu kendime yapacak mıyım sahiden?

Evet, delirdim. Bir sürü insanı öldürdüm, istemiş veya istememiş olmanın bir önemi yok. Kötülüğe neyle başladığımın bir önemi yok, sonucunda bir sürü insan ölmüş ve can yanmışsa hiç önemi yok.

Bu hayatta, bir insanın yaşayabileceği tüm kötü şeyleri yaşadım.

Depresyon, alkol, uyuşturucu, seks, belirsizlik, cinayet, işkence, tecavüz, kaçırılma, baskı... Fiziksel olarak çok kanadım ama o yaraları kapattım. Ruhumdakiler ise asla kapanmayacak, biliyorum. Onlar çok derin. Onları zaman bile kapatamaz, sadece ölüm iyileştirebilir.

Daha kötüsü olamaz dedikçe, en kötüsünü yaşadım. Kötülüğün sınırı yoktu, ucu bucağı yoktu. Rengi, dili, dini, yaşı yoktu. Ansızın sırtıma saplanan hançerin beni nerede ve ne zaman vuracağı hep belirsizdi. Acımıyordu. Düştüğüm zaman elimden tutacak hali yoktu ya, bir kere de o vuruyordu, ne çıkar ki? Çökmüş bir genç kızın üzerinden geçiyordu. Bu kirli dünyada, düşeni tutup kaldıracak yüreğe sahip çok az insan var. Bu dünya çok kötü. Bu dünya kötülüklerle dolu. Açlıktan, işkencesine kadar maruz bırakıldığım, hoyratça kullanılıp savrulduğum kötü bir dünya.

Ne olurdu bir kez yensem?

İrileşmiş, göz pınarlarına yaşlar dolmuş gözlerime kenetlendim. Kendime baktım, hesaplaştım.

Artık yenebilir miyim? İyi bir hayatım olur mu, söylesene Tanrı, bu ruhun sonu cenneti bulur mu?

Hani yaptığımız kötülükler kadar cehennemde yanacak, sonra da cennete gidecektik? Benim cehennemim neden bu kadar uzun sürmüştü, ben bu kadar kötü ne yapmıştım?

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now