Suç Çetesi - 3. Bölüm / "Silah"

118K 3.2K 871
                                    

Uzun bir bölüm için uzun bir yorumlar bekliyorum. İyi okumalar, bende görüşlerinizi okumak isterim.

Bir saniye, geri alalım.

Şuan sapık gangsterin teki, bana kendince havalı silahını doğrultuyor ve kafamı uçurmakla tehdit ediyordu. Onun kıçına bir şarjör dolusu ateş etmek vardı ama silah ondaydı. Ayrıca silahın Gold Magnum olduğunu ben bile anlamıştım. 

Ve bir de babamı öne sürüyordu. Ya babamı bu katillerin olmayan merhametine bırakırdım, ya da ölürdüm. Açıkçası o an ölmeyi tercih ettim. İnceliği yerden kopmalıydı, yoksa en kalın yerinden kopar ve canımı yakardı. Zaten babamı bulmalarına yardım etsem bile o süreç içinde çok daha kötü şeyler olacaktı.

Şuan biri saçımdan tutuyor diğeri ise bana silah doğrultuyordu. Bu arada sadece iç çamaşırlarımla olduğumu fark ettim. Sanırım aramışlardı. Güzel taktik, diye düşündüm.

Daha korkunç bir manzara olamazdı büyük ihtimalle. Sertçe yutkundum. Babamı bu piçlerin eline bırakamazdım. Belki onu bir daha asla göremeyecek olabilirdim ama en azından ikimizden biri yaşayacaktı. Aksi halde onu bulursak, tüm Hancızade ailesi, bir avuç gangster tarafından yok edilecekti.

“Öldür beni.” Dedim güçlü bir sesle. Kararımdan yılmayacak olmamı görmesi gerekiyordu.

Bakışlarındaki kararsızlığı görür görmez bir sıfır önde olduğumu anladım hemen. Bu çocuk profesyonel bir katil falan değildi. Bu çocuk yalancının tekiydi. Blöf yapıyor da olabilirdi. Ben yokken babamı nasıl bulacaklardı ki? Babam altı aydır yoktu, demek ki o süreçte babamı zaten aramışlar fakat başarısız olmuşlar en son bana gelmişlerdi. 

Tetiği çekti ve aniden içerisi silah sesiyle doldu. Nasıl bir hırsla ateş ediyorsa artık, tavan başımıza yıkılmak üzereydi. Defalarca sıktı. Art arda. Sonra bana döndürdü. Sanırım ciddi olduğunu anlamamı falan istiyor olmalıydı.

“Öyleyse seni öldüreceğim.” Yakınıma gelip silahın soğuk namlusunu alnıma dayadı. Boğazımda kum taneleri varmış gibi zorla yutkundum. Daha kim olduğunu bile bilmediğim çocuğun aniden hayatıma girip beni öldürmekle tehdit etmesi ve alnıma silahı dayaması sinir sistemimi bile şaşkına uğratmıştı.

Gözlerindeki bakış emin değildi. Sanki araftaydı. Öldür diye son bir kez onu yapacağı şeye inancımla pişman edemeden tetiği çekti. Boş bir sesti bu. Ölmeden önce altı yedi saniye kadar hayatta kaldığımızı düşünerek etrafıma bakındım. Korkuyla bir nefes aldım. Ve yaşadığımı fark ettim.

Gözlerine bakıp ne yaptığını anlamaya çalıştım. Fena halde korkmuştum. İlk defa ölümle yüz yüze geliyordum ki böyle sefil bir biçimde ölmek, yaşadığı süre içinde unutulmayacak işler yapmak için çabalayan beni çok, çok korkutmuştu hemde. 

“Sana son bir şans,” Dedi. “Ya bize yardım edersin, ya da gerçekten ölürsün.”

Belki düşündüğümün aksine profesyonel bir katil değildi ama saçlarımı sıkıca kavrayan çocuk öyle olabilirdi. Karşımdaki kesinlikle katil değildi. Onun bir amacı varmış gibi görünüyordu. Zaten istediğini elde ettiğinde ölmüş olacaktım.

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now