Suç Çetesi - 33. Bölüm / "Hapishane"

40.8K 1.9K 449
                                    

Hikayeyi toplasan 30 kişi okumuş ama 50 tane benzeri hikaye türedi. Kurguyu salak yapıyorsunuz bari kelimelerimi rahat bırakın aq

“Evet, lütfen sessizliği sağlayalım!” savcı, hakim yerine tahtaya vurdu ve içerideki gürültü biraz olsun dindi. Heyecanımdan dolayı her tarafıma ter basmış, ve yanaklarım kızarmıştı. Avukatımın hemen yanında oturuyordum.  kibar bir davranış örneği sergileyerek bana su ikram etti ve bende bir yudum aldım. Onunla dün tanışmıştım, bir saat boyunca konuşmuştuk ve şimdi, buradaydım. Mahkeme salonunda. Bu kadar çabuk…

Karşımda marketini soyduğum herif ve Yahudi barmen oturuyordu. Market sahibi pek değilse de Yahudi herifin bakışlarıyla beni delmek istediği kesindi.

Savunma avukatıma baktım. İyi bir insandı belki ama hiç de bana faydası olacakmış gibi görünmüyordu. Masum bir tipi vardı. Dersimi çalışmıştım ama heyecandan ölmek üzereydim. Kimsenin sesini duymuyor, sadece kalbimin atışını hissedebiliyordum ve kulaklarıma kadar kızarmış, yanıyordum.

Hakim adımı ve dava numaramı okuyunca sesler tamamıyla kesildi ve bende titreyen elimin tırnaklarını derime batırdım. Ağlamak üzereydim, ama başımı dik tuttum. Nereden haberimi aldı bilmiyorum ama Kerem’de buradaydı, Koray’ın dizine sıktığı yaşlı adam bile ve hayatımda hiç görmediğim bir sürü insan. Aralarında en küçük bendim ama bunu hatırlamak sadece daha fazla moralimi bozmuştu.

“Evet, genç firari Avşar Hancızadeoğlu. Senden ufak bir öz geçmişini alalım.” Dedi sanki tüm gününü bana ayırabilecekmiş gibi bir rahatlıkla.

Nefesimi düzeltip ayağa kalktım, genzimi temizledim ve bana endişeli gözlerle bakan Kerem’e gülümseye çalıştım.

“Adım Avşar Hancızade, on dokuz yaşındayım. Gazetecilik eğitimi almak için başvurduğum üniversite kaydımı, psikolojik sorunlarım dolayısıyla dondurdum. Övgülerle dolu bir geçmişim yoktur, ama burada olmayı hak ettiğimi de sanmıyorum.” Dedim, birkaç kıkırdama sesi duyuldu, ama çok ciddi bir ortamdı ve elim ayağım birbirine dolaşacak da her şeyi batıracağım diye ödüm kopuyordu.

Bu ne resmiyet amına koyduklarım, ben henüz on dokuzum!

Hakim bana gülümsedi. “Yaptıkların öyle demiyor ama. Polis arkadaşlarımız uzun süredir peşindeymiş. Gizlenmeyi iyi başarmışsın, fakat bugün itibariyle artık suçunu üstlenmek için buradasın. Pekala, ilk olarak bize ufak soygunundan bahset bakalım.”

Mahkemelerde böyle mi olurdu yoksa bana özel muamele miydi? Ellili yaşlarının ortasında gösteren beyaz saçlı bu amcayı yolda görsem ona para verirdim ama adam resmen geleceğime karar vermek için karşımda oturuyordu.

“Ailem yokken para ihtiyacım yüzünden kötü işlere bulaştım. Masraflarımı karşılamak zorundaydım ve borçluydum da. Bir şeyler yapmam gerekiyordu, ama kimseye zarar vermek istemedim, yemin ederim. Bunları çok duymuşsunuzdur belki ama ben kötü biri değilim.”

Bir an diğer insanları unutup sadece hakimle baş başa kaldım. Anasını sikeyim, ne zamandır insanları yargılamak Tanrının işi olmaktan çıktı da biz kendi cinslerimizin insafına kaldık bilmiyorum.

Önündeki dosyalardan başını kaldırdı. “Görüyorum ki market sahibi senden şikayetçi olmamış ve zararı kendisi üstlenmiş. Fakat kasten adam yaralama suçundan buradasın, üstelik firar da var. İki kişi yaralamışsın, adli tıp raporuna göre, vurduğun kişilerde kalıcı hasar da bırakmışsın. Bu çok ama çok ciddi bir suçtur, cezası üç seneden başlar ve verdiğin zarara göre katlanır.”

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now