Suç Çetesi - 51. Bölüm / "Acı Tatlı"

30.7K 1.5K 203
                                    

Hasta bakıcılar ve ben, Koray'ı tekerlekli sandalyeye oturmak için harekete geçeli yirmi dakikadan fazla olmuştu. O kadar hassas davranmamız gerekiyordu ki elim ayağım birbirine karışıyordu.

Şehre geldiğinden beri planlayarak üç zengin erkeği öldürmüş olan ben, Koray'ı sandalyeye oturtamıyordum. Her an boynu kırılır veya bir yeri acır diye korkuyordum.

İskemik atak'ın sebebi aslında Koray'ın fazla sigara içmesiydi. Şuanda bunca acıyı, çok sigara içtiği için çekiyordu. Yani yüzde atmışı bu sebepten ötürüydü. Geri kalanının stres ve fazla şiddet olduğunu düşünüyordum.

Buraya geleli bir ay olmuştu, borcumuzu kapatmıştım, günlük masrafları da telefon ve aksesuarları satarak ödüyordum. Ufak tefek hırsızlıklar konusunda kendimi geliştirmiştim. Zamanında pahalı kıyafetler aldığım için fazla dikkat çekmiyordum ve dış görünüşü sonuna kadar kullanıyordum mesela.

Yemeklere gelirsek, dışarıda yemeği kesmiştim. Hastane yemeği beni doyurmadığı için diğer odalara gidip hastaların meyve sularını ve böreklerini çalıyordum. Tanrım... Neler neler gelmiyordu ki onlara. Ziyaretçi çıkınca hastanın uyuduğunu anlayıp sinsice odaya giriyor ve çantama erzakları doldurup Koray'ın yanında dedikodu yapa yapa yiyordum.

Koray konuşmaya başlamıştı, artık rahatça konuşabiliyordu. Bugün ilk kez bir şey yiyecekti. Bir ay daha sıvı tüketecekti ama en azından besin girecekti ağzına ve çok mutluydum. Beşten fazla kilo vermişti. Çöktüğünü görebiliyordum.

Hayattaydı fakat gözümün önünde eriyormuş gibi...

"Teşekkürler." Dedim Koray sağ salim sandalyeye oturduğunda. Bana gülümsediler ve konuşarak çıkışa yöneldiler. Hemşireler nedense Koray'la severek ilgileniyordu. Fakat en iyisi bendim. Ona hemşirelik yapmayı seviyordum.

Saç yıkama bonesini Koray'ın kafasına geçirdiğimde gözleri dolu dolu görünüyordu. "Neyin var?" diye sordum kafasına masaj yaparken.

"Felçlik değil, bu sigarasızlık beni öldürecek." Dedi, dişleri birbirine çarpıp takır tukur sesler çıkartıyordu.

"Beni kokla." Dedim gülmeye çalışarak. Ama onu üzgün görmek beni de üzüyordu. Onu çok nadir bu kadar perişan halde görmüştüm. Adam ölümle yüz yüzeyken bile rahattı fakat sigarasızlıktan ağlayacak duruma gelmişti.

Saçlarını okşamaya başladım. Ensesine doğru aka suları ise hafifçe bir havluya silip başına bir öpücük kondurdum. "Koray, üzgünüm fakat bu hayat seni fazla yormuş. Neredeyse tüm damarların tıkalı. Sigarayı hayatından çıkarmak zorundasın."

Aldığı iki nefesten üçü sigara dumanı olan bir adama bunu söylemek acımasızlık gibi görünse de esas acı olan şey onu bu hale getiren şeyin sigara olmasıydı. Sigara, esrar, ve diğer tüm tütün ürünleriyle dosttu. Muhakkak her gün en az iki şişe birasını da içerdi. Sağlıklı bir beslenme düzeni kesinlikle yoktu. Bir de üstüne spor yapmaya çalışıyordu.

Bana kalırsa boksu bırakmasının sebebi bu yaşantısıydı. Her ne kadar koşuşturmacanın içinde olsa da uzun süreli değildi. Onu ilk gördüğüm zaman çok daha görkemliydi. İki metreyi aşan boyu ve rahat seksenin üzerinde kilosu vardı. Gördüğüm en korkutucu kaslara sahip kişiydi.

Şimdi ise yetmiş beşe düşmüştü ve bana kalırsa boyu da kısalmıştı. Eskiden saçları ve gözleri daha parlaktı. Ne bileyim... İçtiği onca sigaraya rağmen sağlıklı görünebiliyordu çünkü spora vakit ayırıyordu. Ne zaman ben hayatına girdim, herif o zaman çöktü.

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now