Suç Çetesi - 44. Bölüm / "Ghetto"

45.3K 1.7K 349
                                    

Multimediadaki klip resmen Avşar'ı anlatıyor ya tüylerim diken diken oldu. Sanki hikayemin fragmanını izliyormuşum gibi, çok mutluyum hadi gidelim Avşar

Evimi geri istiyorum.

Bu his aniden girdi aklıma. Tamam, aylardır aklımdaydı ama şuanda evime gitmeyi daha çok istiyordum.

Burası neresi? Çok sıkılıyorum.

“Sizinkilerden hiç haber aldın mı?” diye sordum kitabına gömülmüş Koray’a sırnaşarak. Sigaram onu yakmasın diye sağ elimi uzakta tuttum.

“Yedi yirmi dört aynı evin içindeyiz. Haber alsam bilirdin.” Dedi istifini bozmadan. Hayal kırıklığına uğradım.

“Ne bileyim senin özel yöntemlerin falan yok mu?” ya sen Koray Keskinkılıç’sın, vardır bir bildiğin.

“Evet. Zihin okuyabiliyorum mesela. Çeneni kapat da şuan ne düşünüyorlar bir göz atayım.”

“Dalga geçme komik değil.”

“Benimle yaşamaktan sıkıldın mı yoksa?” diye sordu kitaptan başını kaldırıp bana gülümseyerek. Gülmesene öyle şerefsiz.

“Hayır ondan değil. Yediğimiz boklardan sonra ailemin daha fazla hapishanede kalmasını istemiyorum.” Düşünmeden edemiyordum. Ya anneme veya babama vuruyorlarsa? Ya onların canı da benim gibi yanıyorsa? Çok üzülürüm ki.

“Merak etme onlar sağlamdır.” Dedi beni teselli etmek istercesine, ama kanmadım buna. “Hadi gidip biraz esrar bulalım.” Oturduğu yerden kalkınca bende hemen fırladım. “Çantayı çıkar. Ne kadar paramız kalmış bakalım.” Dediğini yapmak için mutfak lavabosunun önüne gidip kapağı kaldırdım. Çantayı buraya saklıyorduk.

Ama çanta içeride yoktu.

“Çanta burada değil.” Dedim, sanırım başka bir yere koymuştu. “Ne demek çanta burada değil?” o telaşla yerinden kalkınca bende endişelenmem gerektiğini anladım.

“Sen kaldırmadın mı?” diye sordum ona.

“Elimi bile sürmedim.” Dedi gözleri fal taşı gibi açılırken.

Hassiktir.

Bir yanım nerede olacak canım evin içindedir diyordu, bir yanımda faka bastığımızı söylüyordu.

Evin içinde olması o an gözüme imkansız gibi göründü. Tek gözlü bir odada yaşıyorduk amına koyayım. Üç beş parça eşyamız vardı zaten. Nereye sığacaktı ki?

Çalınmıştı.

Paralarımız yok amına koyayım!

Biz, bu kez, gerçekten, fena çuvalladık.

“Nereye gider lan bu!” Koray delirmiş gibi evdeki en ufak deliği, hatta buzdolabını bile kontrol etti. Banyoya hatta hiç kullanmadığımız diğer boş odaya bile baktı.

Buz kesmiştim. Bu paralarımızın çalındığını gösteriyordu. Kim bir çanta dolusu paramızın olduğunu bilebilirdi ki? Kim evimize girmeye cüret edebilirdi?

Koray öfkeyle küfredip duvara vurdu. Benimse elim ayağım kesilmişti sanki.

“Çabuk.” Dedi, “Çabuk bulalım şu orospu çocuğunu.” Peki ama nasıl bulacaktık? Hiç bilmediğimiz leş gibi bir mahalle. Tabii bunun o da en az benim kadar farkındaydı. O yüzden hiçbir şey söylemedim.

Suç ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin