Suç Çetesi - 20. Bölüm / "Firar"

50.3K 1.7K 437
                                    

Ara sokaklardan çıkıp caddeye karıştığımda saat sabahın beşiydi. Bir gram uyku uyumamıştım. Ve hiç uykum da yoktu. Yine de uyumam gerektiğinin farkındaydım çünkü zor günler beni bekliyordu. Sürekli kaçarak yaşamak zorundaydım. Polislerden, insanlardan, Koray’dan, çetesinden, Ceren’den…

Tüm dünya bir olup bana düşman kesilmişti sanki.

Ama bu yine de kendimden taviz vererek yaşamaktan iyiydi. Türkiye’de suçlu olmayacaktım. Çünkü benim suç işlediğim yerler ülkenin batı yakasında, yani Türkiye Cumhuriyetinin egemenlik sağlamadığı bir yerdeydi. O barda, markette. Yani rahattım. Zaten beni orada kimse tanıyamazdı.

Daha sonra uçmak için aklıma aranmıyor olmam gerektiği geldi.

Avşar Hancızade bu ülkede suç işleyip başka bir ülkeye gidemezdi.

Kalbim sıkıştı.

Önümden geçen ilk taksiyi durdurup evimizin arkasında çarşının adresini verdim ve bunun için baya dolaşmak gerekiyordu. Düz yoldan gidersem onlarla karşılaşırdım. Çarşının içinden geçip Ayten teyzelerine evine sağdan ulaşabilirdim.

Bizim evimizin yanında üç ev daha vardı. En sondaki Ayten teyzenin eviydi. Sadece ufak bir kısmı bize bakıyor, geri kalan kısım sağa doğru bakıyordu, arada kavşak ve karşısında da sahil vardı. Oradan dümdüz gidildiğinde gece pazarı olarak adlandırılan bir çarşıya çıkıyordunuz, ve ben o çarşının içinden geçersem Koray’larla aynı yerde fakat farklı yönlerde olacaktım. Üstelik Ayten teyzenin evinin yanındaki diğer konutlarda düz sıra halinde ilerliyordu ve aralarında ufacık bir boşluk vardı. Küçükken saklambaç oynadığımızda hep orya saklanırdım. Şimdi yine oradan geçip Ayten teyzenin balkonuna tırmanacaktım.

Yedek anahtarlarının nerede olduğunu biliyordum fakat kapıdan girersem beni görürlerdi çünkü Ayten teyzenin kapısı tam olarak bizim bahçeye bakıyordu, diğer tarafın bizim kısmımızdan görülmesi imkansızdı.

Birkaç saat onun evinde takılmam gerekecekti. Belki sorun yaratır, belki de hiç sesini bile çıkarmazdı. Yine de komşuma güvenmekten başka çarem yoktu. Şuan gerekirse alnına silah dayayacak yine de o eve girmek zorunda kalacaktım. Başka seçenek yoktu. Eğer Koray kapımın önüne kamp kurarsa daha uzun bir süre orada kalmam gerekecekti çünkü babamın yerin altındaki çalışma odasına geçebilmem için bizim evin yanındaki, Ayten teyzeyle birleşik olan kısma girmem gerekiyordu. Yerin altında ufak kanalizasyon kapağı gibi görünen yer aslında havaya kalkıyordu ve ardından başka bir kapı çıkıyordu. Şifreli bir kapı, şifresi ise ancak parmak iziyle açılıyordu, benim, annemin ve babamın parmak izleri hafızaya kayıtlıydı. Yani Koray orayı bulsa da giremezdi. Ama bulmamasını tercih ederdim çünkü bir yolunu bulurdu.

Babam silahını buraya koysaydı tüm bunlar yaşanmamış olacaktı aslında. Ama o elinin altında olmasını istediği için eve bırakmıştı.

Ve ben emindim, biri eve girip silahı almıştı, babam silahın çalındığını fark ettiğinde kaçması gerektiğini anlamıştı çünkü onun üzerine bir suç yıkılacaktı, ve benim bu gerçeği açığa çıkarmam için burada bırakmıştı, belki de sürgün hayatı yaşamamı istememişti, bilmiyorum. Düne kadar bu olaylarla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. İlk zamanlar bir fikrim bile yoktu.

Çarşıya geldiğimize ücreti verip indim ve dikkat çekmemeye çalışarak Ayten teyzenin sahil kısmına bakan balkonuna tırmanmaya başladım. Bu saatte beni kimse görmezdi zaten.

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now