Suç Çetesi - 15. Bölüm / "Plaka"

48.4K 1.9K 292
                                    

"Bize bunu yapanları bulursan, sana gerçekten minnettar olacağım Hanzade." Dedim ellerini ellerimle tutarken. Bu ona saygımın göstergesiydi bir nevi. Saygı görmediği insanlara yardım etmezdi ve bende şuanda ondan bunu gizleyecek konumda değildim. Ona muhtaçtım. Bunu yapanları bir tek bulabilirdi. O Kanundu.

"Sana bunu yapanlara sen hiçbir şey yapamazsın." Dedi "Bende bir şey yapamam."

Koray ve birine bir şey yapamamak? Onun adına ben acı çekmiştim, kim bilir nasıl da kıvranıyordu. "Ne demek bu?" diye sordum, onun birinin ayağını kaydıramayacağı gerçeği benim de bu konuda çaresiz olduğumu gösterirdi. Yine de ben kendime güveniyordum. Hele ki şuan içime dolmuş bu saf kinle,  her şeye inanıyordum. Zarar gördüğüm kadar zarar verecektim. Ağlayan küçük kız gitmişti çoktan.

"Çünkü dayım Avşar. Çünkü o adam orospu çocukluğunda bir markadır. Anıl Hancızade ortalıklarda yok fakat küçük kızı buralarda bir yerlerde. Senin peşinde olduklarını anlamıyor musun?" kaşlarım çatıldı ve yatağıma çöktüm. "Ne demek istiyorsun?"

"Şuanda burada bulunmamız bile senin açından tehlikeli. Bizimle, evde olduğun sürece güvendesin sadece. Ve bu sana eziyet gibi geliyor. Çünkü o küçük beynini bir anlığına olsun çalıştırmıyorsun ki!" ona kötü kötü baktım. Zaten aklım karışıktı bir de azarlıyordu küçük bir çocukmuşum gibi. Kimse beni azarlayamazdı.

"Ah, evet sana insanlar içinde hakaret edersem yine kaçar tecavüze uğrarsın değil mi?" şaşırmaktan çok sinirlendim çünkü bu onun yapacağı türden bir hareketti. Elime geçen ilk parfüm şişesini göğsüne fırlattım. "Ayağına geldiğim için pişman etme beni!" diye bağırdım. O da ileri gittiğinin farkındaydı ama laf ağızdan bir kere çıkardı işte. Belki gerçekten tecavüze uğramamıştım ama demek uğrasaydım en fazla bu kadar üzülürdü. İnsanlığı kaybetmişti, onun adına üzülüyordum. 

"Keşke... Keşke yaşadıklarımın yüzde birini yaşasan."  Dedim sadece ona iğrenir gibi bakarken. Ona aksi laf söyleyemiyor, onu eşek sudan gelinceye dek dövemiyordum fakat bakışlarımla onu rahatsız edebilirdim.

"Yine içimizde en üzgünü sensin bayan trajik hayat." Dedi soğukça. Güzelim parfümüm taş gibi vücudunda parçalanmış, yere düşmüştü.

Elimdeki çantaya üç beş kıyafet daha sığdırdım. "Senin içinde bira ve sigara paketi dolu olan diğer bavulun da evde. Fazla şey alma." Dedi birkaç dakika sonra.

"Neden en başından söylemedin?" diye homurdandım. Bir de bana salak diyordu, sanırım beni bu konuda rakip görüyordu kendisine.

"Bana ne." Dedi omuz silkerek.

"Koray, bugün burada kalıp evimi toparlayacağım. İster bana yardım edin, ister arabada, ister burada bekleyin veya eve gidin. Umurumda değil. Bu gece evimdeyim ben."

Durup bir saniye düşününce onay vereceğini anladım çünkü o at kafalının tekiydi. Kararı hayırsa bu her zaman hayırdı, düşünmeye bile gerek yoktu. Düşünüyorsa mutlaka farklı bir yanıtı vardır demekti. "Biz aşağıyı toplarız. Siz kızlarda sizin kızsal şeylerinizi yaparsınız." Dedi, kesinlikle bu iyi niyetli değildi.

"Kızsal şey falan yok alt tarafı sikilmiş evimizi eski haline getireceğiz." Dedim ellerimi şüphecilikle belime yerleştirerek. Bu kavgaya hazır olduğumun işaretiydi. Bende az çirkef değildim. "Sen ağlarsın falan ya." Gülümsemek istiyor gibiydi ama kendini tutabiliyordu. Yine de gözümden kaçmadı.

"Ay ne komik." Dedim, "Gülmedim ki." Dedi aniden ciddileşerek. "Ya senin karşında salak mı var?" şüpheye düşmüş gibi, "Evet." Dedi. Sinirlenince derin bir nefes aldım. Bu durumda onunla kavga etmek pek de iyi bir şey değildi. Her an kararından vazgeçebilirdi. "Alt katta babama dair bir şeyler arayacaksanız hiç uğraşmayın çünkü yok." Dedim, kesinlikle amacı buydu. Asla babasının hayrına bir iş yapmazdı.

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now