Suç Çetesi - 18. Bölüm / "Striptiz Kulübü"

55.4K 1.6K 293
                                    

1 Ağustos Salı akşamı bir benzin istasyonunun marketini soyarken kameralara yakalanan genç kız bir başka gün bar sahibini yaraladı.

Haber başlığı tam olarak buydu. Bana ait iki resim vardı, biri robot çizimim diğeri de geçen gün Koray’la bardan çıkarkenki görüntüm. Koray kameralarda yoktu, robot resmimi de büyük ihtimalle market sahibi tarif etmişti.

Kurşun yarası sebebiyle hastaneye gelen iki hasta da onları kurşunlayan kişinin aynı kız olduğundan bahsetmesi şüpheleri o yöne çekti. Zanlı, daha önce bir market sahibi tarafından şikayet edilmişti. Görüntüsüne ulaşılan genç kız şehirde adam yaralama ve silahlı soygun suçlarından aranıyor.

Silahlı soygun, beş sene, silahla iki adam yaralama, on sene. Hadi iyi halden on iki sene. Yaklaşık otuz yaşına bastığında hapisten çıkacaksın.” Benimle beraber gazeteyi okuyan Koray bunları sesli söylemişti. Satırları okudukça karnıma bıçaklar saplanıyor, boğazım düğüm düğüm oluyordu.

“Sabıkan olmadığı için sana ulaşamayabilirler. Burada sürekli öyle suçlar olur. Yani Koray’ın dediğinin gerçekleşmesi yüzde elli falan.” Diye içimi rahatlatmaya çalıştı Yiğit.

“Ben bittim, oğlum.” Diye fısıldadım kendi kendime. Ellerim buz gibi olmuştu, bütün bedenim karıncalanıyordu. Beni hapse yollayacaklardı, babamı mümkün değil bulamazdım. Hapse girerken Koray belki de emir verirdi. Adımı yazmazlardı, o karakola hiç gitmemiş görünürdüm. Beni öldürüp gömerlerdi. Ve bir Allahın kulu bile benden haber alamazdı. Ailemin ne kadar delireceğini düşündüm. Asla, ama asla eski düzenimiz yerine oturmazdı.

Ben ölmüştüm. Bitmiştim. Her şey buraya kadardı.

“Hemen korkma.” Dedi Koray, “Bize lazım olduğun sürece kimseye vermeyiz seni.”

“Yani benimle işiniz bittikten sonra hapse gireceğim?” diye sordum titreyen sesimle, bana bunu onlar yapmıştı. O marketi Koray sırf beni denemek için soydurtmuştu. Sırf o benden emin olsun diye masum bir adamın ekmeğini çalarken benim içim ağlamıştı. O bar sahibini de sırf o istedi diye, sırf kendimi kanıtlamak için vurmuştum. Diğer ihtiyarı da sırf bizi ötmesin diye o vurmuştu. Şimdi ise tüm oklar beni işaret ediyordu. Birileri ayı bırakacak ve o tüm oklar bana saplanacaktı işte.

Hayatım bitmişti. Sırf Koray benden emin olsun diye benim geleceğim çöpe gitmişti.

“Saçmalama. Güvendesin kızım sen. Burada kimse polise ötmez, sende yakalanmazsın.” Diye güvence verdi Koray. Sesi ilk kez bu kadar samimiydi belki ama ben korkmuştum işte. İçime o korku düşmüştü bir kere, hiçbir şey asla eskisi gibi olamayacaktı artık. Bunu anlamıştım.

“Şimdi biz kendi işimize bakalım. Adnan’ı avucumuzun içine almamız lazım. Herif evden bile çıkmıyor artık. Onu bir şekilde çıkartmak zorundayız. Fikri olan?”

Ya bir dur. Benim orada geleceğim, hayatım bitmiş. Hala Adnan’dan bahsediyor. “Ne yapacaksınız Adnan’ı?” diye sordum öylesine. Sesim durgundu. Telaş yapma, diye hatırlattım kendime. Koray’ın sana ihtiyacı var. Hiçbir yere gitmiyorsun.

“Onu buraya getirip konuşturmak zorundayız. Anıl’a ne olduğunu kesinlikle biliyor. Korktuğunu hissediyorum.”

Hanzade korkunun kokusunu alabiliyordu, ona hak verdim. Ama Adnan babamın eski ortağıydı. Yolları kötü ayrılmıştı. O buradayken neden babam kaçmayı seçmişti ki? Bir an işkillendim. Her şey olmuş olabilirdi, kimseye güvenemezdim.

Suç ÇetesiWhere stories live. Discover now