Suç Çetesi - 53. Bölüm / "Terk edilmek"

31K 1.5K 464
                                    

Yanlışlıkla 55. bölümü yanıtladım ve kaldıramayınca ağladım sdfghjkl korkudan öldüm resmen. Neyse iyi okumalar.


Koray'ı, ev sahibini ikna etmeye çalışırken izliyordum. "Aranızda nikah yok bir şey yok, nasıl aynı evde kalacaksınız?" diye sordu daire sahibi. İlkel düşünce yapısıyla bizi yarım saattir çileden çıkarıyordu ve Koray patlamaya hazır bir bomba gibiydi. İpini ben tutuyordum çünkü bu daireyi almak zorundaydık.

Dayısından aldığı parayla bir stüdyo daire kiralamayla çalışıyorduk. Amerikan mutfak, küçük bir salon, temiz eşyalar ve bir de yatak odası bulunuyordu. Ses yalıtımı olduğu için herif bize pahalıya kakalamaya çalışıyordu ama bu numaralar bize sökmezdi.

Şehrin göbeğinde, işlek bir evdi ve benim burayı istediğimi anlayabiliyordu. Yüz metre ötemizde bar vardı, tabii ki de istiyordum. 

"Beyefendi ne nikâhından bahsediyorsunuz, o benim ağabeyim. Annemin hastanesi buraya yakın olduğu için geldik. Birkaç ay kalacağız sadece." Dedim vücut dilimi de kullanarak. Sanki haksızlığa maruz kalmışım gibi davranmakta üzerime yoktur zaten.

Çantadan kimliklerimizi çıkarıp gösterdim. "Ecnebi misiniz siz?"

Koray derin bir nefes alıp çantanın içinden kalın bir tomarı çıkartıp masaya koydu. "Tüm paramız bu. Kabul ediyorsan imzalayalım. Bizimle ters duruma düşmek istemezsin."

Bir elini keten pantolonunun kemerine yerleştirip diğer eliyle badem bıyığını kaşıdı. Ortası kel kafasından ve sarkık göbeğinden hiç mi hiç haz etmesem bile sonradan parayı bulmuş bir aile babasına benziyor ve ben bir hastalıkmışım gibi uzak duruyordu. Ama kardeş olduğumuzu söyleyince gevşedi.

Ben yanımdaki herifin orospusu olsam bile bana öyle bakamazdı. Sanki ben bir günahtım. Sanki nikahsız evde kalmamız bizi çok kötü insanlar yapıyordu. Hey, canımızı sıkarsan senin şuracıkta öldürüp evinin altına gömeriz ve o zaman bizim pezevenk ile orospusu olmamızı tercih edersin.

"Annenizin hatırına bir anlaşma yapabiliriz." Dedi paranın kokusunu alınca. "Yalnız bazı şartlarım var. Eve adam getirmek, parti yapmak, sigara içmek yok."

Evin içinde sigara içmekten bizi hiçbir güç alıkoyamazdı. Yine de tamam dedik ve kontratı imzaladık. Bir telefon gelse yarın bile çıkabilirdik aslında, daha önce olduğu gibi. Bizi bir daha asla bulamazdı üstelik. Bizi devlet bile bulamıyordu.

Evde ikimiz yalnız kalınca rahat bir nefes aldık. Akşam etmiştik yine. Koray'ın dayısı bizi oldukça iyi ağırlamıştı, mangal yapıp karnımızı çok iyi doyurmuştuk ve protein her ikimize de iyi gelmişti. Tek sorun, aniden basan uykuydu. Bu saatte uyumak istemiyordum, buraya gelmeden önce gördüğüm barda bir içki içmek gibi niyetim vardı.

Sayısı artmış çantalarımızı yatak odasına taşıdık. Yatak iki kişilikti. Bir gardırop olmasına rağmen eşyalarımızı oraya yerleştireceğimizi sanmıyordum. 

"Sen geceleri burada yatarsın. Bende salonda uyurum." 

Bu dediğinin üzerine kafamı yataktan kaldırıp ona baktım. Yüzüne tip tip bakmak gibi bir niyetim yoktu gerçekten ama ciddi mi değil mi diye kontrol etmekten alıkoyamıyordum kendimi. 

Neden salona uyuyacaktı? Neden ayrı uyuyacaktık? Haftalarca birlikte uyumamış mıydık? Neden şimdi birden değişmişti fikri? Biz her şeyi yaptıktan sonra mı? Ben ona kendimi sunduktan sonra mı?

Yakasından tutup "Neden döndün lan aniden?" diye sormak istiyordum. Ama ne haddimeydi ki ona bu denli hesap sormak? O Koray Keskinkılıçtı, bizi parasızlık belasından kurtarmıştı. İstediğini yapabilirdi. Bende ona itaat ederdim. Aylardır anlaşmamız bu yöndeydi.

Suç ÇetesiOnde histórias criam vida. Descubra agora