Suç Çetesi - 48. Bölüm / "Yalnız"

32.9K 1.5K 111
                                    

Şu iki bölümü kısa yazdım. Hızlı bir şekilde atlamak istiyorum. Kafamda daha farklı şeyler var.

"Annen öldü Avşar." Koray'ın acımasız sözüne kaşlarımı çatarak baktım. Ne diyordu bu herif? Annemin ölmesi, bu da nereden çıkmıştı?

Ama söylediği şeyin gerçekleşme ihtimali o kadar yüksekti ki elimde olmadan gözlerimin yaşla dolmasına izin verdim.

"Ne demek istiyorsun?" diye sordum onunkinin aksine güçsüz bir sesle.

"Annen. Hapishanede onu bıçaklamışlar. Her yerinden. Tam altmış sekiz ağır bıçak darbesi almış. Onu bulduklarında vücudundaki tüm organlar dışarıya çıkmış haldeymiş, ama hala yaşıyormuş. Ölümünü sonuna kadar hissetmiş."

Yerde kanlar içinde yatan, beyin parçacıkları ve iç organları dışarıya fırlamış halde, hapishane üniforması kıpkırmızı olan annemi düşündüm. Gözleri ve dudakları açık. Nefes almak için çırpınıyor, ama her nefesinde daha da zorlaşıyor işi. Gözleri açık çünkü ailesi yanında değil. Belki de kızını istiyor.

Beni istiyor.

Ama ben orada değilim.

Annem ölmüş.

Acılar ve kanlar içinde.

Annemi öldürmüşler.

Onu, otuz yedi yıllık yaşamı çok değersizmiş gibi öldürmüşler.

Bunu kabullenemedim. Ve acımı yine çığlıklarımla bastırmaya çalıştım. İçimde yine o bilindik his, kafamın içinde yine o fahişe sesler, acı çekmek için çırpınan bedenime rağmen ruhumun güçsüzlüğü. Koray'ın acımasızlığı ve havanın soğukluğu...

Hepsi birden bedenime hücum ediyor. Canım yanmaya başlıyor ve burnumun direği sızlıyor. Gözlerim önümü göremeyeceğim kadar yaşla dolu. Karnıma kramp girdi ve dizlerimdeki damarlar kopmuş gibi, güçsüzce yere düşüyorum.

"Lütfen ölmüş olmasın!" diye bağırırken bu kez Koray da benim gibi yere düşüyor. Birden her yerinde delikler açılıyor ve deliklerden kan fışkırıyor. Bana doğru... Gözleri ise benimkilerle buluştuktan tam bir saniye sonra kapandı. 

Nefes bile almıyor. Ölü gibi ağır görünen hareketsiz bedeni giderek beyazlaşıyor ve dövmeleri silinir gibi oluyor. Onu en çıplak haliyle görüyorum. Dövmesi yok, piercingleri veya tehlikeli bakışları, alaycı gülüşleri veya hiç ağzından düşmeyen sigarası da yok...

Saçları yine bal gibi, önüne lüle olmuş bir tutam düşüyor. Uyurkenki masumluğu... Tıpkı kızını seven bir baba gibi. 

Onu kaldırmak istiyorum, biliyorum bir yerlere yetiştirmezsem ölecek. Ama lanet olsun, kalkamıyorum. Bedenimdeki tüm damarlar kopmuş gibi, en az annem kadar, onun kadar benimde canım yanıyor. Bende ölmüş gibiyim. Canım yanıyor, ama neden bilmiyorum. Onunki kadar kan fışkırmıyor, hatta kanadığımdan bile emin değilim. Ama o kanlar içinde. Annemde kanlar içinde.

Şimdi ben kimi kurtaracağım?

İkisini de kucaklamak istiyorum, ama daha kendimi kurtaramazken onları nasıl kurtaracağım? Annemin tüm organları dışarıya çıkmış ama yeterince hızlı olursam onu kurtarabilirim. Koray'ı da kurtarabilirim. Peki ya kendimi? Yüreği ıstırapla dolu bu çaresiz kızı da kurtarabilir miyim? Daha doğrusu, o kurtulmayı hak ediyor mu?

Hak etmiyorsun fahişe. İşte olman gereken yerdesin. Ölüme yakın ve yaşama uzak. İstediğin kadar çabala, bu kez kurtuluşun yok. 

Suç ÇetesiNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ