1-Çarpışma

9.2K 505 503
                                    

Sonbaharın serin havası dolarken otobüsün içine, ilk hafta okula gelen nadir öğrencilerden olmanın keyfini çıkarıyordu Reha. Zira şuan oturuyor oluşunu başka neyle açıklayabilirdi ki! Bu saatte okulun önünden kalkan Beşiktaş otobüsünde boş koltuk bulma yüzdesi, eşcinsel evliliğin ülkede serbest olması kadar imkansızdı çünkü.

Etrafında gördüğü tek tük öğrencileri izlerken, son senenin ağırlığı vardı üzerinde. Bu sene okulla beraber staj yapacağı için biraz yoğun geçeceğini düşünsede, bölümüne aşık biriydi.Çocukluğundan beri hayalini kurduğu,peşinden koştuğu hedefiydi gazetecilik.Hocalarının sayesinde ulusal bir kanalda bir kaç hafta sonra staja başlayacaktı ve düşündükçe hala inanamıyor, bir an önce başlamak için can atıyordu.

Kıvırcık kumral saçları esen sonbahar rüzgarıyla dağılırken, üşüdüğünü hissederek ince uzun parmaklarıyla hızlıca kapattı camı. Giydiği gökkuşağı çorapları ve kol bandıyla dikkatleri her zamanki gibi üstüne çekerken,bakışlara aldırmadığı mesajını vermek için çantasından çıkardığı kulaklığını yavaş hareketlerle taktı kulağına. Kıvırcık kumral saçları, büyük siyah gözleri, hokka gibi burnuyla her insan evladının dönüp bir kere daha baktığı bir güzellikti Reha.

Okulda herkes tanırdı onu. Üzerinde mutlaka kimliğini belli eden bir işaret taşımayı severdi çünkü.

Saklamak, utanmak onun lügatında yoktu. "Kimliğimden utanıp korkak gibi yaşayamam ben" diyerek tepkilere aldırmadan nasıl istiyorsa giyinir, kimle istiyorsa takılırdı. En sık kullandığı cümle "Hayat benim hayatım, kim karışabilir? " di.

Özellikle dernek başkanlığı yapmaya başladığından beri sevenleri arttığı gibi nefret eden, diş bileyenleri de çoğalmıştı kuşkusuz. Sokak aralarında yollarının kesilmesine, dayak yemeye, en homofobik görünenlerden ahlaksız teklifler almaya alışkındı Reha.

Kulağındaki müziğe kendini kaptırıp sessizce mırıldanırken, bir taraftan da aklında 3 saat sonra Çağlayan'da katılacakları gösteri vardı.

Durağa yaklaştığını anlayınca kulaklığını çıkarıp yavaşça çantasına koydu. Çoraplarını ve kol bandını düzeltip alışkın olduğu bakışlar altında indi otobüsten. Beşiktaş'ın en işlek sokağındaki derneğe yaklaştıkça, her gösteri öncesi olduğu gibi heyecanlıydı Reha.

Yokuş aşağı yürürken, gözü sokağın sonundaki yeni açılan derneğe takıldı.

"Yobaz itler! Gelip dibimize dernek açtıkları yetmiyor bir de musallat oldular bize Allah'ın psikopat manyakları!" diyerek sokağa girerken, sağına soluna bakıp hızlı adımlarla girdi binaya.

Her seferinde söylenerek çıktığı merdivenlerin sonunda, 3.kattaki derneğin kapısını yardımcısı ve derneğin her şeyi Aylin açtı.

Neşeli bir sesle herkese selam verip, sabahtan beri içmeye vakit bulamadığı, bağımlısı olduğu kahveyi hazırlamaya koştu mutfağa.

Ayak üstü sohbete dalmışken, cebinde titreyen telefonunu fark edip annesinin aradığını görünce, müsade isteyip odasına geçti.

"Annem, güzelliğim nasılsın? "diyerek açtı telefonu.

"İyiyim yavru kuşum sen nasılsın? "

"Ben de iyiyim annem. Dersin yok mu senin? Beni nasıl aradın bu saatte bakayım sen? "

Annesi gülerek," Öğretmenler toplantısı vardı kuzum, ders yoktu bugün. Sen okulda mısın peki? "

"Yok annem dün demiştim ya gösteri var bugün ona hazırlanıyoruz. Dersten çıkıp geldim şimdi."

İki Dünya Arasında(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin