3-İntikam Kardeşliği

5.3K 448 268
                                    

Sonbaharın güçsüz güneşi kanlı ve dağılmış yüzüne vururken, Reha acılar içinde uyandı güne. Kabus olmasını umduğu gecenin tamamen gerçek olduğu ,acıya gözlerini açmasıyla yüzüne tokat gibi vurmuştu.Etleri sanki liğme liğme olmuş gibi acırken ,ayağa kalkacak dermanı bulamadı kendinde. Aslına bakılırsa fiziken değil ruhunun kalkmaya, canlanmaya dermanı yoktu.Gece öylece kanlı, kirli üstüyle yattığından çarşafı ve yorganı berbat görünüyor, baktıkça dün gece ve Samet'in o hâli zihnine doluşuyor, kusma hissiyle midesi kasılıyordu.

Burda böyle içine kapanıp, uykuya sığınmanın çare olmadığını çokça tecrübe ettiğinden, "Yeter bu kadar Reha! Kendin gibi ol artık" deyip,ağrılarına aldırmadan ilk önce yatak çarşaflarını sökmekle başladı öfkesini atmaya. Sanki Samet ve Resul'den hıncını alır gibi sinirle ve hırçın hareketlerle çıkardı her şeyi.

Üstündeki kanlı kıyafetleri de çıkarıp attı çarşaflarla beraber.Aynaya bakmadan banyoya girdi üstündeki pislikten kurtulmak için. Sıcak suyla duşunu alırken, üstünden akıp giden suyla, ölü toprağını da attı Reha. Gece boyunca gördüğü kâbuslar onu esir almadan, daha fazla kendine acımadan son vermek istedi bu haline. Yaşı çok büyük olmasada bu yolda çok şeyler yaşamış, çok şeyin üstesinden gelmeyi başarmıştı. Ne Resul'e ne de ahlaksız arkadaşlarına meydanı bırakmaya niyeti yoktu. Bayrağı bir kere eline almıştı ve o bayrak Reha'nın elindeyken yere düşmeyecekti.

Banyoda epey oyalandıktan sonra , kendini daha iyi hissettiğini düşünerek aldı eline telefonu. Dün gösteriye katılacağını bildiği için, yüzündeki morluk ve yaralara çok büyük tepki vermeyeceğini umarak aradı annesini. Gerçi şuan yüzündeki yaralar öncekilere göre çok daha fazlaydı fakat yine de açıklayabileceğini düşündü. Zaten başka çaresi de yoktu.

Annesi dün gece maruz kaldığı şeyi bilse polise gitmeden işin peşini bırakmazdı. Ama Reha polise gitmenin ,şikayet etmenin hele ki şikayette bulunan Reha gibi "ibne" ise baştan kaybetmişti bu savaşı. Bu yüzden karakoldu,polisti boşa uğraşmak yerine bizzat kendisi uğraşmak istiyordu onlarla. Kendi yöntemiyle, yavaş yavaş sessizce...

İlk aramada, annesinin endişeli yüzüyle açıldı telefon.

"Reha! Oğlum! "

"Anam, canım anam nasılsın?" dedi neşeli görünmeye zorlayarak kendini.

"Reha bu suratının hali ne? Sen bizi öldürecek misin meraktan?Yüzün,gözlerin...Perişan görünüyorsun yavrum!" dedi annesi endişeyle.

Takındığı umursamaz gülüşüyle, "Çileli anam benim. Nedir senin bu serseri oğlundan çektiğin! "

"Reha sululuk yaparak şu halini geçiştiremezsin. Bu iş artık çok başka bir şeye evriliyor. Böyle olmaz Reha! Dünden beri babanla kriz geçirdik burda. Neden yapıyorsun bize bunu oğlum? " Annesini endişelendirmek Reha'nın en sevmediği şey olsa da kişiliğinden taviz veremiyordu işte!

"Anam bu yolun kanunu bu! Sen şimdi beni böyle gördün ya!Bir de karşıdakileri görseydin! Dayak manyağı yaptık onları. "

Arkadan babasının sesi gelirken, "Sus Reha ! Onlar sana on kere vurduysa sen bir kere vurabilmişsindir. Yumruk bile atamıyorsun sen daha!Sanki seni bilmiyoruz" dedi babası sert çıkarmaya gayret ettiği sesiyle.

"Aşk olsun Haldun bey. Bir baba oğlunu böyle acımasızca küçümsememeli.Sizin gibi sanatçı birinin ağzına böyle vurdulu kırdılı şeyleri hiç yakıştıramadım."dedi Reha sırıtarak.

Anne ve babasıyla konuştukça içindeki karanlık ruh halinden çoktan sıyrıldığını hissederken, onlara sahip olduğu için binlerce kez şükretti içinden.

İki Dünya Arasında(BxB) Where stories live. Discover now