64-Aşkın Ev Hali

1.8K 162 235
                                    

Beline sıkıca sarılmış büyük eller, ensesine aralıklarla vuran sıcak nefes ve sırtında hissettiği kalp atışları... Havaların aksine aylardır buz gibi olan yatağını, içi gibi sıcacık yapan çocuğa usulca yüzünü döndü. Sabah ışıklarını görene dek birbirlerini sevmişler sonra da Resul defterde ki mektupları okumaya kaldığı yerden devam etmişti. Şimdi de derin bir uykuda sakin soluklarla yanında uyuyordu. Uyandırmak istemiyordu onu ama orman yeşillerini görmeyi şimdiden özlemişti. Delilik miydi birini bu kadar sevmek? Zaten aşk ve delilik aynı çizgide gidip gelmiyor muydu?

Koca bir bahara hem ayrılığı hem kavuşmayı sığdırmışlardı. Günler yaz mevsimine dönüyor, pencereden vuran güneş, Resul'ün parlak sarı saçlarında dolaşıyordu. Altın sarısı saçları uzanıp öperken, kokusunu da soluklanmayı ihmal etmedi. Uyandırmamaya özen gösterse de elleri Resul'ün teninden ayrı kalamıyordu. Yüzünü sevdi yavaşça pamuk hafifliğinde. Çenesini öptü. Boynundan taze bir nefes çekti. Göğsüne eğilmiş çıplak tenine öpücük konduracağı esnada güçlü eller belinden tutarak üzerine çekti onu.

"Çaktırmadan tadıma mı bakıyorsun sen bakalım Reha efendi? " Dudakları mutlulukla kıvrılmış, yeşilleri aşkla parlıyordu.

"Hı hım. Tadına bakıyorum. Sabahları daha tatlı oluyormuşsun sen yaa. Böyle mışıl mışıl uyuyorsun, çok fena öpesim geldi. " Dudaklarını sertçe öperek çenesini ısırdı. "Sarı saçların da güneş ışığıyla parlıyormuş, ilk yaz güneşiyle keşfetmiş oldum. "

Resul, üzerinde yatan ve güzelliğiyle nefesini kesen çocuğu izledi bir süre. Ensesindeki küçük tutamları okşayıp yanağından öptü. "Öyle mi? Bak sen! Konu saçlara gelmişken, senin şu saçlarına olan hayranlığımdan bahsedelim bence. Zamanıdır. "
Gülümseyip gözlerinin içine bakan kıvırcığın bel boşluğunu okşadı.Yetmemiş olacak ki elleri yavaş yavaş kalçasına inip biraz da orada oyalandıktan sonra dişlerini sıkıp devam etti. "Bu saçlar var ya bu saçlar" deyip parmaklarını tutamlara geçirdi. "Bunlar benim işkence sebebim oldu aylarca. Sen bu kıvırcıklara dokunamamak, kokusunu alamamak nedir bilmezsin tabi! " Huysuz bir çocuk gibi konuşuyordu şimdi. Yeşil gözleri aynı zamanda Reha'nın saçlarını turluyordu.

 

Duyduğu itirafla keyiflenen Reha, kafasını eğip kıvırcıklarını Resul'ün burnuna doğru sürttü. Huylanır gibi olan Resul , kıvırcık tutamları koklayıp elleriyle bir kaç tanesini yüzünden çekti. "Ne yapıyorsun sen ya? " Deyip üzerinde duran Reha'yı koltuk altlarından tuttuğu gibi altına aldı. Reha, bu ani hareketin şaşkınlığıyla siyahlarını kırpıştırarak bakıyordu ona. "Bakma öyle masum masum, çok fena şeyler geçiyor aklımdan. " Sözünü bitirir bitirmez eğilip dudaklarına yapıştı. Dilini kavrayıp emmeye başlayınca ,Reha'da hiç beklemeden iştahlı öpüşe karşılık verdi. Islak öpücük sesleri odayı dolduruyordu şimdi. Reha'nın elleri bir taraftan Resul'ün altın sarısı saçlarını çekiştirirken , nefeslenmek için geri çekti kendini. "Resul inanamayacaksın ama ben acıktım. " dedi yaramaz çoçuklar gibi.

Resul nefes nefese altındaki çocuğun kızarmış dudaklarını izlerken, " Mükemmel zamanlama güzelim! " dedi gülerek. "Ben de acıktım ama başka şeylere." Çapkın gülüşü yüzüne yayılırken, altında ona masumca bakan siyahlardan gözlerini çekemedi. "Sabah sabah enerji atmak iyi olurdu ama neyse, artık şükür ki bundan sonraki her sabah bizim. "

"Gece tüm enerjim bittiği için acıkmış olabilir miyim acaba? Kurt gibi açım lafını kullananlara imrenirdim. Şu an gerçekten kurt gibi açım. "

Karnını tutup gözlerini kırpıştırarak açım diyen çocuğa baktı Resul. İçinden taşan sevgiyle, "Senden kurt değil kuzu olur, tipini sevdiğim. " dedi yanaklarını ısırarak. "Hadi kalkalım bakalım, bu kendini kurt sanan kuzuya yemek hazırlamak lazım. "

İki Dünya Arasında(BxB) Onde as histórias ganham vida. Descobre agora