24-Adaleti Öldürmek

2.8K 278 230
                                    

"Resul! Kalk oğlum deden arıyor. "
Annesinin kapının arkasından seslenmesiyle açtığı gözlerinden uyku akıyordu Resul'ün. Gece boyunca Reha'nın bahçede söylediklerini, simsiyah bir kuyu olan gözlerindeki hayâl kırıklığını zihnine kazır gibi düşünüp durmuştu. "Erkek kırıntısı, erkek kaşarı... Ben sizin gözünüzde ahlaksızım ya! " Bunları söylerken ki hüznü görmüştü bakışlarında. Sahi ne zamandır Reha'nın gözlerindeki duyguları fark eder olmuştu Resul? Ne zamandır kıvırcığın bakışlarından geçen saniyelik duyguları bile kalbinde hisseder olmuştu. İnkar etmenin dayanılmaz yorgunluğu altında eziliyordu ama bir taraftan da kaç gecedir süren kendiyle savaş halinin artık yavaş yavaş durulduğunu, dinginleştiğini de hissediyordu . Gece boyunca bir aptal gibi döndürüp döndürüp okuduğu mesajların hiç bir açıklaması yoktu artık. Kabul etmeliydi Reha'dan nefret edemiyor, üstüne üstlük çekimine kapılmış sürüklenmeye başlamış gibi hissediyordu. Kalbinde inkar etmenin yorgunluğu varken aklı ise aksine son sürat geçmiş ve gelecek arasında gidip geliyordu.

"Resul , deden telefonun ucunda ağaç oldu oğlum. Uyan da bir bak."diye seslenen annesiyle düşüncelerinden sıyrılan Resul, seri adımlarla kalktı yatağından. Dedesinin onu neden kendi telefonundan aramadığını düşünürken, yastığın altında şarjı bitip kapanmış telefonunu fark etmesi uzun sürmedi.
Kapının arkasında elinde telefonla bekleyen annesine şişmiş gözlerle bakıp,yeni kalktığı belli olmasın diye boğazını temizleyerek aldı eline telefonu.

"Efendim dede, buyrun. "dedi sanki dedesi onu görüyor gibi bir taraftan da saçlarını düzeltirken.
Telefonun ucunda konuşmaya başlayan ses her defasında Resul'ün tüylerini diken diken ederken, karşıdan gelen her cümleyle yüzü değişiyor , boynundaki damarlar belirginleşiyordu.

"Dede, Samet olayı çok farklı. Bildiğin gibi değil.Ben onu dernekten çıkarmıştım zâten. Dernekle bağı yok ki, neden koruyalım onu artık? "
Salonun ortasında gezinip duruyor, dedesine karşı sesini düz tutmak için boğazına kadar gelen sinirini yutuyordu. Parmak boğumları telefonu sıkmaktan bembeyaz olan Resul, kendini koltuğa bıraktı pes ederek. Dedesi senaryoyu yazmış oyunu sahneye koymuştu çoktan.
"Samet'in dernekle bir irtibatı yoktu bu suçları işlerken. Biz neden dernek olarak karalanmış olalım?Bırakalım yargılansın. Devreye neden giriyoruz? "Elinden geldiğince yumuşak ve saygılı tonda konuşsa da Resul çıldırma noktasına geldiğini fark ediyordu. Sırf dernek adı olayda geçiyor diye Samet'i aklamaya çalışmak akıl alır gibi değildi. Savcı'nın elimde sağlam kanıt yok deme sebebi anlam kazanmaya başlamıştı Resul'ün gözünde. Dedesi her zamanki gibi bağlantılarını kullanıyordu işte.

Şimdiye dek bir çok kez şahit olmuştu buna fakat ilk defa bizzat içinde oluyor olmak berbat hissettirmişti Resul'ü. Üstelik Samet'i kendi gözleriyle görmüş, Reha'yı ve Çağrı'yı ne hale getirdiğine bizzat şahit olmuştu. Bunlarla da kalmamış,neredeyse kalıcı hasar bırakacak kadar yaralamıştı kıvırcığı.Şahit olduğu bunca şeyden sonra, nasıl sineye çekip, dedesi dedi diye Samet gibi bir insan bozmasının elini kolunu sallayarak çıkmasına göz yumacaktı. Oturduğu koltuğun kolunu kıracak gibi sıkarken ne söylerse söylesin dedesinin fikrinden asla vazgeçmeyeceğini tahmin etmesi zor değildi. İtibar dedesi için her şeydi. Derneğin adının geçtiği en ufak bir şeye bile izin vermezdi biliyordu.Ne bir izah ne de olayın aslını öğrenme gibi bir çabası olmadan, söyleyeceğini söylemiş ve kapatmıştı telefonu çoktan. Sinirden kıpkırmızı olmuş, ayaklarını sallayıp duran Resul ne yapacağını bilemez halde boş gözlerle bakıyordu karşısındaki duvara.Oğlunun bu haline bakıp üzülen annesi
Resul'ün aksine sakince oturdu yanına. "Oğlum dedene karşı gelme, üzerinde çok emeği var. Neyse yapıver işte. Çok mu zor istediği şey? "

Resul zaten geceden beri gidip gelen ruh hali, soruları bitmeyen, sürekli geçmişi sorgulayan aklı ile mücadele vermekten yorulmuşken bir de dedesinin telefonu ile bildiği, öğrendiği ne varsa üzerine yıkılıyor gibi hissediyordu. Annesine dönüp baktı içindeki tüm birikmiş sinirle. "Anne ne olur şimdi değil! Bu yaşıma kadar dedeme ne nankörlük yaptım da emeği çok deyip beni geriyorsun. Neyse boşver, ben kime ne anlatıyorum ki! Restorana uğrayıp ordan da derneğe geçeceğim, işlerimiz var bugün geç gelirim. "

İki Dünya Arasında(BxB) Where stories live. Discover now