9-Değişime Olan İnat

3.3K 325 230
                                    


Ayaklarının altından kayan yer değil de ,insanoğlunun iyiliğe karşı kayıtsız kalamayacağına dair beslediği fazla pembe hayaller ve umutlarmış gibi hissediyordu kıvırcık çocuk. Evet düştüğünü yaralandığını biliyordu fakat tüm bunlardan öte canını yakan, sokağın başında ona bakan bir çift yeşil gözün kiniydi. Bunca emek, bunca yorgunluk sâdece insanlık noktasında birleşebilmek için, farklılıkları bir gece dahi olsun göz ardı edebilmek içindi. Ama yine birileri her güzel şeyi öldürdüğü gibi bu geceyi de çöken podyuma gömmüştü. Umrunda değildi şuan ayağında ve göğsünde hissetiği acı. Umrunda olan tek şey değişime olan bu inattı.Onların da insan olduğunu, özgürce yaşama haklarına sahip olduklarını inatla reddeden insanlara olan küçücük değişim umudu da bir çift yeşil gözde eriyip gitmişti bu gece.Sadece bir erkeği sevdiği için miydi bunca tantana? Herkesin doğuştan sâhip olduğu haklar sâdece kalbi bir kadına değil de bir erkeğe attığı için mi elinden alınıyordu? Hem cinsini sevmek bu kadar nefret edilesi bir şey miydi? İnsanoğlu işte bu kadar acımasızdı, kendinden olmayanı dünya üzerinden silip atmak isteyecek kadar acımasız...

Etrafında kopan bağırtılar kulağına gelirken kalbinde hissettiği hayal kırıklığının tarifi yoktu. Gözlerinden akan yaşlar acıdan değil, yine ve yeniden onların kazanmasına duyulan öfkedendi.Fiziksel acıdan çok ruhunun ezilmişliğiyle yarı baygın yerde kıvranırken havalandığını hissetti aniden.Keskin bir erkek kokusu burnuna dolarken, acıdan açamadığı gözlerini yummuştu sıkıca. Kucağında olduğu kişinin koştuğunu yüzünde ve kıvırcık saçlarındaki rüzgardan hissedibiliyordu. Başını yasladığı göğsün altındaki kalp, koşmanın yaptığı baskıyla fazla mesai yaparken, Reha hala acının ve hayal kırıklığının etkisinde yarı baygın neler olduğunu algılamaya çalışıyordu. Onu taşıyan kişinin panik halini ,alıp verdiği titrek nefeslerden anlayabiliyordu Reha. O kadar kötü müydü durumu? Kalbine, kırılan ümit kıymıkları batarken ayağındaki acıyı hissedemiyordu ki!

Sertçe açılan kapı sesiyle arabaya bindirildiğini ve sarsılan vücudundan oldukça yüksek bir hızla hastaneye götürüldüğünü anlamıştı fakat hala az önce yaşadığı şeyin gerçekliğini sorguluyordu zihninde. Bir anda ne olmuştu da her şey tersine dönmüştü. Şu an kimin arabasındaydı ve neden bulunduğu yer ona tanıdık gelmiyordu. Şoför koltuğunda hararetli hararetli bir şeyler mırıldanan kişinin yol boyunca arkaya dönüp" İyi misin? Ayık kal tamam mı? Beni duyuyor musun?"soruları uğultu halinde geliyordu kulağına sâdece.
Uyanık tutmaya zorladığı bilinci artık tamamen kapanırken duyduğu son şey, " Doktor bey! Ayağı çok kötü.Göğsünü de tutup, acıyor diye sayıkladı sürekli. Ciddi bir şey olabilir mi?"diye soran endişeli sesti.

Kolunda serum, ayağında ve göğsünde hatırı sayılır bir acıyla gözlerini hastane odasında açtı Reha. Ne zamandır burdaydı hiçbir fikri yoktu.

Bakışlarını hastane odasına göre oldukça lüks görünen odada gezdirip, kendinden başka kimsenin olmadığını fark edince bir rüyanın içinde olup olmadığını sorgular gibi oldu bir an. Kapı açılıp içeri giren kişiyle rüya değil de bir kabusta olduğunu anlayan Reha doğrulmaya çalışır gibi olsa da ayağına giren şiddetli ağrıyla gerisin geri yatağına düştü hızlıca. Olumsuz giden her şeyin suçlusu olan çocuğa bakıp, boğazına kadar gelen öfkesiyle sesini yükseltti.
"Senin burda ne işin var?" diye tısladı acıdan sesi kesik kesik çıkarken. "Niye geldin sen? Eserini görüp, gurur duymaya mı? Ben hayatımda senin kadar pislik, şeref yoksunu birini daha görmedim Resul. Defol git. "
Reha acısını unutmuş, hastanede olduğuna aldırmadan içinde tuttuğu ne varsa bağırmak, Resul'u elleriyle parçalamak istiyordu. Evet Reha birine ölesiye nefretle bakıyordu ilk defa. Onca iyi duyguya, iyi niyete rağmen uslanmayan, hiç uslanmayacak olan Resul'un hak ettiği buydu çünkü. Nefret edilmek...Hiç sevilmemek...Hayal kırıklığının, şu yaşına kadar beslediği ümit kırıntılarının bir bir yok oluşunun müsebbibi karşında öylece kalakalırken Reha devam etti nefretini kusmaya.

İki Dünya Arasında(BxB) Where stories live. Discover now