30-Arkaya Dönüp Bakmamak

2.5K 316 226
                                    

~~~~Okumaya başlamadan önce bir kaç hatırlatma yapmak istiyorum. Beni bilen bilir çok fazla oy ve yorum hatırlatması yapan biri değilim. Ama bazen ciddi anlamda bu hatırlatmayı yapmanın gerekliliğine inanıyorum. Emeğe saygı çok büyük bir beklenti degildir sanırım. Oy vermek , siz okurlar için küçük bir ayrıntı olabilir fakat saatlerce düşünüp, emek verip yazan insan için önemli bir ayrıntı. Bu sebeple sizden oy vermeyi unutmamanızı rica ediyorum. İyi okumalar ❤~~~~~


"Önce pansiyona mı gidelim yoksa yemek için bir yerlere mi? "
Kıvırcığın yemeği seçmeyeceğini bilerek sormuştu bu soruyu Resul, belki şaşırtıp tercihini yemek yemekten yana kullanır umuduyla.
"Ne yemeği Resul daha kaç saat oldu ki kahvaltı yapalı? Ne çabuk acıktın! "
Reha hayretle yanında ki çam yarmasının onun tam aksine nasıl bu kadar iştahlı olabildiğini sorguluyordu. Sabah kendisinden iki kat fazla kahvaltı yaptığı halde üstelik.

"Acıktım, enerji kaybettik sonuçta. Bir de hava soğuk, soğuk havalarda daha çok acıkıyorum ben.Keşke sen de biraz acıksan. Neden çok üşüdüğün burdan belli oluyor işte!"

Resul'ün bu ilgili halleri deli ediyordu Reha'yı. "Sanane! Derdi tasası sana mı kaldı abi! Pansiyona bırak beni, sen nereye istersen git. İşimiz bitti nasılsa, beraber takılmak zorunda değiliz. "
Beraber takılmak zorunda değillerdi evet. Samet olayı kısmen çözülmüş, buraya birlikte gelme amaçlarına ulaşmışlardı. Bundan sonra ne bu şehirde ne de İstanbul'da görüşmek konuşmak, yapmak zorunda oldukları yolculuk dışında yan yana gelmelerine gerek yoktu. Ama kıvırcığın her zerresini nerdeyse bu iki günde ezberlemiş bir Resul için bu dediklerini yapmak pek mümkün değilmiş gibiydi. Reha'nın dudaklarından dökülen her ret, her inkar ve her uzak kelime Resul'ün içinde bir yerlere dokunuyordu sanki. Git gide büyüyen hislerini kontrol etmekte zorlanırken, anlaşılmaz bir şekilde de duygusallaşmaya başlamıştı Resul. Reha'nın bu tavırlarına hak verse de kırılıyor, itiraf gibi söylediği sözlerin umutsuzca bir karşılığı olsun istiyordu içten içe. Reha'nın kafasının içini görmeyi, ne düşündüğünü bilmeyi deli gibi istiyordu. Geçmişte yaptığı her şeyi önüne serip duruyordu her fırsatta kıvırcık. Haklıydı, ama çaresizce bir taraftan da yaşadığı hayata rağmen çabaladığını görmesini istiyordu.

"Tamam, pansiyona gidelim önce. Çıkışı yapalım. Hem açıkmış olursun."
Sesli bir of çeken Reha, sanki dediklerini duymamış gibi konuşan Resul'e baktı hayretle."Ya sabır! Taktı yemin ederim. Bilerek uğraşıyorsun benimle değil mi? Kızdırmak hoşuna gidiyor, tatmin ediyor seni. "
Sinirden mi yoksa Resul'ün sabahtan beri bitmek bilmeyen değişik hallerinden mi bilinmez tebessüm etti Reha istemsizce.Yanındaki Resul'ün ise kaçamak bakışları takıldı kıvrılan dudaklarına.

Birbirlerinden sakladıkları gülen yüzleriyle pansiyonun önüne gelmişlerdi bile. Reha sonradan fark ettiği sırıtan halini düzelterek indi arabadan. Hemen sonra inen Resul de Reha'nın arkasından girdi pansiyona. Odaya girer girmez sabah aniden çıktığı için odanın her köşesine dağılmış olan kıyafetlerini toplamaya başladı hızlıca kıvırcık. Bir taraftan sürekli önüne düşen tutamları elleriyle kulağının arkasına itiyor bir taraftan da içine tıktığı kıyafetlerden dolayı kapanmayan fermuarla mücadele ediyordu.
Resul ise zaten çıkmadan önce topladığı çantasını sâdece kontrol etmekle yetinmişti. Kıvırcığın dağınık ve kıyafetleriyle mücadele eden haline bakarak alttan alta sırıtıyor, yardım isteyeceği anı bekliyordu sinsice.
Çok geçmeden Reha dağılmış tutamları, sinirden kızarmış yüzüyle döndü Resul'e.
"Resul ya, bi el mi atsan şu çantaya?Kıyafetleri katlamadan koyduğum için galiba kapanmıyor ya. İki saattir deli etti beni! "

Resul oturduğu koltuktan kalkıp, kıvırcığın yanına geldi sırıtarak. "Sen bastır ben kapatayım olur mu?" Dedi bir taraftan elini çantaya koyarken.
Aynı anda ikisi birden uzanınca istemsiz elleri birbirine temas etti ikilinin. Parmakları birbirine değer değmez,sanki ateşe dokunmuş gibi refleksle elini geri çekti Reha.Bu kadar ani bir tepki beklemeyen Resul ,kıvırcığın gözlerine bakarak sertçe kapadı çantayı.Anlam veremediği bu duruma ister istemez bozulmuş suratı düşmüştü Resul'ün. Buruk bakan yeşilleriyle kendi çantasını kavradı sinirle. Reha'nın olduğu tarafa bakmadan" Ben aşağıya iniyorum.Lobide buluşuruz." deyip burnundan soluyarak çıktı odadan.

İki Dünya Arasında(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin