38-Ufak Temaslar

3K 270 418
                                    

"Resul artık elimi bıraksan mı? Çok tehlikeli böyle araba kullanman!"

Dakikalardır dil dökse de Resul'ün elini bırakmaya hiç niyeti yokmuş gibiydi. Yeşilleri yoldan vakit bulduğu anlarda sürekli zeytinlerine değiyor, sanki kaçacakmış gibi elini sağ avucunun içine hapsetmiş araba kullanmaya devam ediyordu . Daha bir kaç ay öncesine kadar Resul elini elinden ayırmak istemeyecek deseler 'olur mu öyle saçma şey! İmkansız!' derdi Reha. Ama şuan içinde bulundukları durum tüm saçma görünen, olmaz denilenlerin muhteşem uyumu gibiydi. Nefret ettiği bu çocuğun ona bir gün varlığıyla huzur vereceğini kim tahmin edebilirdi ki?

"Olmaz, bırakmam! Ben böyle rahatım, iyi sürücüyümdür merak etme. Seni tehlikeye atacak bir şey yapmam ben. "
Tebessümü yüzüne yayılmış, mutluluğun verdiği rahatlama hissiyle sanki dünya yansa umrunda değil gibiydi Resul için. Elleri elinde bir kıvırcık vardı ya yanında, başka her şey önemini yitirmiş gibi hissediyordu. .

"Beni tehlikeye attığın için değil, bizi tehlikeye attığın için söylüyorum. "
Hızla park yerine girip, bakışlarını bu geceden beri bilmem kaçıncı kez şaşkınlıkla dikti siyahlara. Böyle giderse bu cesur kıvırcık Resul'ün kalbine indirecekti. "Biz? Biz dedin az önce, yanlış duymadım!? "

Reha , bu çam yarması haline bakmadan,dünyayı yeni keşfeden çocuklar gibi her cevabına şaşkınlıkla ve sorularla karşılık veren Resul'e oyuncu bir sinirle baktı. "Resul sen böyle her dediğime şaşırıp soru mu soracaksın? Ohooo böyle çok yavaş ilerleriz ama biz! "
Alttan alta sırıtıp, tepkisini yoklayan Reha, yanında oturan orman yeşillerine alayla bakıyordu. Resul'ün yanında kendini neden garip ve de eğreti hissetmiyordu? Düşmanken bile öyle hissetmediğini fark etti bir anda Reha. En sinirli anında bile, içinden nasıl geliyorsa öyleydi Resul'e karşı. Sanki hep tanıyormuş, hep birbirlerinin içini biliyorlarmış gibi...

"Reha ama sen birden bire öyle şeyler söylüyorsun ki! Bir gece de üst üste kalbim kaldırmıyor. Biraz merhamet göstersen!? "

Yalvarır gibi çıkan sesi, gözlerindeki ışıltı, bambaşka bir Resul vardı yanında şimdi. Üstelik kendini ona açmaya hazır, istekli bir Resul... Kalbinin sesini duyabiliyor muydu orman gözlü çocuk? 'Umarım duymuyordur' diye içinden geçirdi kıvırcık. Parmakları istemsiz tutamlarında dolanırken, Resul'ün son söylediklerine verecek bir cevabı yoktu Reha'nın.

Resul'ün bakışları önce kıvırcık tutamlara sonra siyahlara takıldı. "Hadi, girelim içeri. Sıcak bir şeyler içelim. Ben de varsa bir şeyler atıştırayım olur mu? "
Reha bu çam yarmasının yine aklının yemekte olduğunu anlayınca kahkahasına engel olamadan, arabanın içini şen gülüşleriyle doldurdu.
Onun bu neşeli haline hayranlıkla bakan Resul ise geceden beri bastırdığı öpme isteğine artık engel olmayarak, yanında oturan güzel çocuğun yüzünü avuçladı aniden. Ne olduğunu anlamayan Reha şok içinde orman yeşillerine bakarken, Resul saçlarına yüzünü gömüp önce kokusunu doldurdu ciğerlerine. Sonra da dudaklarını bastırdı kıvırcık tutamlara.Sanki yıllardır bu ana hasretmiş gibi dakikalarca soluğunu çekmedi saçlarından. İki üç kez daha öpüp, ayrılmak istemeyen dudaklarını söker gibi ayırdı kıvırcıklardan.

Kocaman zeytin gözler sanki mümkünmüş gibi daha da büyürken, kalbi de maraton koşmuşcasına hızla atıyordu kıvırcığın. Gülümseyen yüzüyle alayla sırıtma sırası Resul'e gelmişti anlaşılan. " Şaşırtmak öyle değil böyle olur Reha efendi! "
Lafını söyleyip kapıyı açıp çıkan çam yarmasının arkasından baka kaldı Reha bir süre. Resul arabanın içinde hala oturan kıvırcığın yanına gidip önce emniyet kemerini çıkardı sonra da elinden tutup dışarı çekti Reha'yı nazikçe.

Etrafta insanların olduğunu anlayınca istemeyerek de olsa elini bırakıp , omuzları birbirine değecek kadar yanyana ilerlediler kafeye doğru.
Gece olmasına rağmen içerisinin oldukça kalabalık olmasından rahatsız olan Resul, "Başka bir yere mi gitsek? Burada ne konuştuğumuzu bile anlamayız ki! " dedi mız mız çocuklar gibi. Reha ile sessiz sakin bir yerde gece boyu rahatsız edilmeden ,güzel yüzüne bakıp durmak istiyordu oysa ki. Kış gecesi tahmin etmediği bu kalabalık tüm planlarını suya düşürmüştü Resul'ün. Canı sıkkın, oflayarak, ayaklarını sürüye sürüye geçti içeri. Zira önünden hızlı hızlı giden Reha onu duymuşa benzemiyordu çünkü.

İki Dünya Arasında(BxB) Where stories live. Discover now