26-Şok Edici Neon Işıklar

2.7K 258 352
                                    

Akşamın soğuğu iyiden iyiye kendini hissettirirken, titreyen bedeni ile Resul'ün çantasını bagaja yerleştirmesini izliyordu Reha.İçinde garip bir telaş vardı. Resul'le bir yola çıkıyordu, üstelik belki bir günden daha uzun sürecek nelerle karşılaşacaklarını bilmedikleri bir yolculuktu bu. Hiç düşünmeden evet dediği bu macera için tam da şu an garip bir his gelip sarmıştı ruhunu. Birbirlerinin hasmıydı onlar. Ortak bir düşman mı Resul'e bakışını değiştirmişti Reha'nın? Güveniyorum demişti, gerçekten güveniyor muydu ona? Öyle olmasa tereddüt dahi etmeden bu yolculuğa çıkmaya evet diyebilir miydi? Bagaj kapısını kapayıp ağır adımlarla dalgın görünen kıvırcığın yanına gelen Resul ,titreyen bedenini süzdü dikkatle. "Niye dışarda bekliyorsun geçsene içeri! "

Reha duyduğu tok sesle daldığı düşüncelerinden çıkıp kapısını açtığı arabaya bindi. Motoru çalıştırır çalıştırmaz klimayı açan Resul'ün gözü, montuyla oturan kıvırcığa takılıp kaldı. "Klimayı açtım birazdan ısınır araba, montunla oturmaya devam edersen havale geçirirsin." Hiç tanımadığı bir eve oturmaya giden utangaç misafirler gibi hissediyordu kendini kıvırcık.Tuhaf bir gerginlik vardı üzerinde ve elini ayağını nereye koyacağını bilemiyor gibiydi. Söz dinleyen uslu çocuklar misali ağır ve dalgın hareketlerle montunu çıkarıp arka koltuğa koydu. Resul ,kıvırcığın kemerini taktığına emin olduktan sonra kontağı çevirip bastı gaza.Arabada elini uzatsan dokunabilecekleri kadar gergin bir atmosfer hakimdi şimdi. Ne Reha'nın ne de Resul'ün ağzını bıçak açmıyor, sessizlik büyüdükçe büyüyordu. Kıvırcık el atmazsa, saatler süren yolculuğun bu sessizlikle işkence olacağını bildiği için kendini bu havayı yarıp geçecek kahraman olarak ilan edip girdi söze. "Ben hiç sormadım ama planımız ne? İlk nereye gideceğiz, kime gideceğiz mesela? Bana biraz anlatsan kafandan geçenleri !"

Resul akıp giden yoldan saniyelik de olsa çektiği gözlerini yanında oturan siyahlara minnetle değdirdi. Ona kalsa bunaltan sessizliği cesaret edip de bozamazdı. Beklediği soruya cevabı gecikmedi. " Edirne ,Samet'in memleketi. O yüzden oraya gidiyoruz. Telofunundan bulduğum bir kaç ismi araştırdım. Bilmiyorum elimdeki isimler olayla ne kadar irtibatlı ama şansımızı deneyeceğiz. İlk önce Ecevit diye biri var, Barmenmiş ona uğrayacağız."

Barmen lafını duyar duymaz zapt edemediği alaylı ses tonuyla ,"Sizin dernek bildiğim kadarıyla dindarların buluştuğu bir mekan. Maşallah Samet'te her türlü yol, arkadaş ortamı varmış. Barmen falan! Nasıl oldu da dernekte bir yer edindi, merak ettim." dedi kıvırcık. Her vurgusunda bir ima vardı ve Reha'nın kastettiği şeyi gayet iyi anlamıştı Resul. Düşman oldukları ne varsa aslında kendi içlerindeki en yakın insanda, Samet'te mevcuttu. Aldığı telefondan sonra, günlerce düşünmüş ve bir sonuca varmıştı.Dedesi gittiği yolda samimi olsaydı eğer Samet'i aklamak yerine tam tersi için elinden geleni yapıyor olurdu. Resul yıllardır içten içe asla onay vermediği bu tavırlara şimdi yeni yeni anlam verebiliyordu . Yanında oturan ,her şeyi sorgulayan kıvırcık bir bela bilmese de vicdanında bir yere öyle dokunmuştu ki, burdan geri dönüş yoktu, hissediyordu Resul. Cevabı duymak için sabırsızca kıpırdanıp duran Reha'ya bir bakış atıp, " Bilsek alır mıydık derneğe?Kendini çok farklı göstermiş bize işte şerefsiz. Kandırmış bizi! "

Düşen yüzü, boynunda patlayacakmış
çıkan damarlarına bakılırsa Resul ,Samet'in adı geçince bile öfkesini dizginleyemiyordu. Gergin havayı dağıtacağım diye yanından oturan çam yarmasını kızdırmak istemeyerek kapattı konuyu Reha. Sessizlik döngüsünün içine düşme korkusuyla radyoya uzandı ince uzun parmakları. Durmadan düğmeyi çevirip, istasyon gezerek sevdiği bir parça arayan kıvırcık, dakikalardır kendisine çevrilmiş bakışların farkında değildi. "Allah'ını, peygamberini seversen yeter Reha! Birinde karar kıl, yemin ederim beynim döndü ya. Bırak dinleyelim işte birini. "

İki Dünya Arasında(BxB) Where stories live. Discover now