49-Geçmişin Korkuları Geleceğe Yön Verir

2.3K 200 335
                                    

Oy vermeyi unutmayın lütfen... İyi okumalar...


Karnında hissettiği büyük eller, ensesine değen sıcak nefesle, gözlerini sabah güneşine huzurla açtı Reha. Kışın bitişi baharın gelişini, yanında nefes alıp veren Resul'le karşılıyordu. Toprak ana, hava nasıl ki baharla hayata, canlılığa yeniden kavuşuyordu, Reha'da kalbinde hissediyordu o canlılığı. Ruhu yeniden uyanıyordu. Belki de ilk defa bu kadar güçlü!

Sıcacık göğsünü sırtında hissettiği adamla, dün gece bir olmuş, sevişmekten öte aşkı ve tutkuyu sonuna kadar yaşamışlardı. Resul'ün duvarlarını yıkmasından, sınırlarını paramparça edip kendi bedeninde soluklanmasından öyle mutluydu ki! Bu mutluluk ilklerini onunla yaşamasından kaynaklı bencil bir mutluluk da değildi, bu Resul'ün bir erkek bedenini kabullenişinin , açıkça ve tutkuyla istemesinin mutluluğuydu. Daha önce birlikte olduğu tüm insanlar cinsel kimliğini çok önceden keşfetmiş ya da tecrübesi olan insanlardı. Lisedeki kötü deneyimi ona duvar örmeyi, uzak durmayı öğrettiğinden belki de, ilk defa Resul gibi birinin önüne kalbini ve bedenini sermişti Reha. Yanında ılık nefesini hissettiği çocuk, Reha ile nasıl duvarlarını yıkıp sınırlarını geçtiyse, Reha da onunla duvarlarını ve korkularını yıkmıştı.

Karnındaki elleri okşayıp, yavaşça uyandırmamaya çalışarak döndü yüzünü Resul'e doğru. Sıcak nefesi şimdi yüzünü yalayıp geçiyordu. Parmak uçları önce saçlarında sonra yüzünde gezdi usulca. Hala yanında yattığına inanamıyor olduğu çocuğu izledi uzun bir süre. Kalbinde kök salıp güçlenen hisler aşka ne zaman evrilmişti? Ondan haber alamadığı iki gün boyunca yaşadığı kaybetme korkusu mu yoksa özlem mi sebep olmuştu emin değildi. Belki de Resul'e ön yargısız baktığı ilk andan beri büyüyen hisler şimdi isim bulmuştu kalbinde. Bu düşüncelere dalmış , yanında yatan çocuğun kalp atışını dinliyordu sessizce. Varlığı ne ara huzuru çağırır olmuştu.

Orman yeşili gözler aralanıp ,dalgın siyahları bulduğunda yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı Resul'ün. Kusursuz yüzle burun burunaydı şimdi. Demek böyle bir histi sevdiğinle aynı sabaha yanyana uyanmak. Mutluluktan ölmek deyimi ,böyle bir an da söylenmiş olmalıydı. Çünkü Resul kıvırcığın kokusu, elinin altındaki çıplak teni, gözünün önündeki öpülesi dudakları başka bir duyguyla anlatamazdı. Saf mutluluk... Uzanıp aralarındaki yarım santimlik mesafeyi de kapatıp boynuna sokuldu. Kokusunu soluyup derin bir öpücük bıraktı. "Günaydın" dedi çatallı çıkan sesiyle. "Ne zamandır uyanıksın? "

Reha boynunda hissettiği karıncalanmayı es geçip kolay olmasa da soruya odaklandı. "Günaydın. Çok olmadı. Belki on dakika falan. "

Tuhaf hissediyordu kendini Resul. Şu yaşına kadar yanında kimseyle uyanmamış biri olarak gözlerini açar açmaz Reha'yı görmek tarifsizdi. Kafasını kaldırmadan ellerini kıvırcığın yüzüne çıkarıp avuçladı. Gözlerini, yanaklarını sevip dudaklarını öptü. "Reha ben sana hiç doyamazmışım gibi geliyor. Ne yapacağız?"

Bu itiraf karşısında ne diyeceğini bilemeyen Reha düşünür gibi yapıp, Resul'ün elinden kurtardığı başını cezbeden çıplak göğsüne yasladı. "Doyana kadar çıkmayalım yataktan. Nasıl fikir? "

Duyduğu cesur tekliften sonra göğsüne yaslı kıvırcığı belinden tutup aniden kaldırdı.Çıplak bedenini kucaklayıp yataktan kalktı. Reha aniden havalandığını hissedip refleksle kollarını sıkıca sardı Resul'ün boynuna. "Çok cesur gördüm seni! Hakkını verelim o zaman bu lafların Reha efendi! "

Kucağında sıkıca tuttuğu çocuğu banyoya taşıdı seri adımlarla. Koridor boyunca dudaklarına gömülüp, saçlarını koklayan Resul, ayağıyla açtığı kapıdan girdi hızlıca. Yere indirmeden tek eliyle küvetin dolması için musluğu çevirdi.

İki Dünya Arasında(BxB) Where stories live. Discover now