67- Her Şey Seninle Güzel

1.3K 148 311
                                    

Günlerdir girmemek için direndiği, belki de kaçtığı kapının önündeydi Resul. Babasının eve girdiğini gördükten hemen sonra tüm cesaretini toplayıp çıktı arabadan. Zile basmaya tereddüt ediyordu. Reha'nın sıcak ikliminden çıkıp bu kar ayazı gibi soğuk eve gelmek işkenceydi. Duyacaklarına her ne kadar hazır olduğunu sansa da babasını gördüğü an aklındakileri unutmuştu bile. İçeridekiler onu hayatı boyunca hep kendiyle yapayalnız bırakan insanlar olsa da, yine de bu süreçte onlara uzun süre kızgın kalamadığını fark etmişti. İnsan ailesini seçemiyordu, belki de bu yüzden sevgileri daha yoğun ve kalıcı , kalp kırıklığı da keskin ve yıkıcı oluyordu. İnsanın doğasında vardı kan bağı olanı ne olursa olsun sevmek.

Elleri gerginlikten titreyerek bastı zile. Kameradan Resul olduğunu gören annesi ne yapacağını şaşırmış eşine bakıyordu. İki evladını da göremeyen bir anneydi nihayetinde ve ne olursa olsun Resul'ü görmek ,konuşmak istiyordu. "Emin açıyorum kapıyı. Oturup konuşalım. Günlerdir ev matem evi gibi. Yeter artık! "

Açılan bahçe kapısıyla içeri giren Resul, kırgın ama özlemle onu süzen kadına baktı. Ağır adımlarla, " içeri gel" diyen annesini geçerek sessizce salona yürüdü, aklından ve kalbinden binlerce şey geçiriyordu. Kapının yüzüne kapanmamış olmasına bile şaşırmış ,sanki yabancı bir eve gelmiş gibi bakışlarını duvarlarda gezdiriyordu.

Ayakta dikilmiş babasının mutfaktan gelişini izledi sakince. Ağzını açıp konuşsa, sanki babası ona defol git diyecek gibi hissediyordu.
"Hoşgeldin" dedi annesi sarılarak. "Özledik seni." Duyduğu sözle ikinci defa şaşırmış, sırtını okşayan kolların sahibine hayretini gizlemeden bakıyordu. "Özlediniz? "

Lafı daha bitmeden,babası içeri gelmiş, tekli koltuğa oturup,ne anlama geldiğini çıkaramadığı bir bakışla süzüyordu onu. Ayakta duran Resul'e kafasını kaldırıp baktı. "Otur karşıma. " dedi sert bir sesle. İkiletmeden annesinin yanındaki geniş koltuğa bıraktı kendini. Kalbinin sesini yanındaki kadın da duyuyordu muhtemelen.

"Bunu nasıl yaptın anlat bakalım? Dedene, bize, itibarımıza? Sen kendi ailene ihanet ettin Resul! Yetmedi bir erkeği sevdiğini ilan ettin utanmadan! Günlerdir başımız önümüzde geziyoruz! " Derin derin nefes alıp veren babası, hem öfke hem de kırgınlıkla bakıyordu oğluna. İlk zamanlar dışarı bile adımlarını atamamışlar, hem suça ortak olmaktan hem de "ibne" İki evlada sahip olmaktan dolayı hakaret ve küfürlere maruz kalmışlardı.

"Ben doğru bildiğimi yaptım baba! Dedemin ne olduğunu benden daha iyi biliyordun, yıllardır sustun benim de susmamı bekledin! Olması gereken buydu hatta geç bile kalınmıştı. "

Annesi dayanamayıp ağlarken, babası ayağa kalkmış öfkeyle salonda geziniyordu. "Ne oldu peki? Eline ne geçti? Dedene bir şey oldu mu? Olan bana ,sana ,annene oldu! Hayatımızı mahvettin Resul sen! "

Öfkeden delirmiş eşini yatıştırmak için ayağa kalkan kadın, gözlerindeki yaşlarla eşine doğru yürüdü. Sırtı ona dönük olan adamı kendine çevirip, "Yeter Emin bey yeter! Baban yüzünden yıllarca kızımdan oğlumdan ayrı kaldım." Tek kelime etmeden onu dinleyen adama bakarak devam etti. "Ben artık bundan sonra evlatlarımdan ayrı kalmayacağım. Baban yüzünden bir evladımı daha kaybedemem!" Lafını bitirir bitirmez koltukta oturup kalan Resul'e çevirdi bakışlarını. Hızlı adımlarla yanına giderek ellerini tuttu. " Ebru 'ya da haber ver,ikinizi de burada görmek istiyorum. Baban ne derse desin! Bundan sonra evlatlarımı yanımda göreceğim! "

Yeşil gözler , annesini ilk defa böyle kararlı ve sert görüyordu. Sesi çıkmayan, evde varlığı bile belli olmayan kadının birden bire değişen tavrına şaşkınlıkla bakıyordu. Nasıl davranacağını bilmeden babasına yöneltti bakışlarını, bir şey desin, annesine karşı çıksın ya da onaylasın istiyordu.

İki Dünya Arasında(BxB) Where stories live. Discover now