Final- Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek

2.4K 177 393
                                    

Akşam güneşi salonun perdelerinden sızmış, gündüz yakan kavuran sıcaklığının yerine daha esintili bir hava bırakmıştı. Sabahtan beri Resul'ün kıpır kıpır haline bakıp eğlenen, heyecanlı biraz da gergin hareketlerini sevimli bulan Reha, koltukta oturmuş anne ve babasının zili çalmasını bekliyordu.

"Otur artık Resul! Beni de geriyorsun. Söyledim sana seni gıyabında çok iyi tanıyorlar zaten. "

Resul saatlerdir duyduğu cümleleri sanki yeni duymuş gibi yeşillerini büyüterek Reha'ya baktı. "Yani benimle alakalı bir sorunları yok değil mi? Bi'sıkıntı çıkmaz yani? " Kendi ailesinden aldığı ağır darbelerdi belki onu korkutan. Ya da şimdiye dek görmediği bir aile ilişkisiydi içindeki tarifsiz gerginliğin sebebi. İçten içten bir şaşkınlık , biraz da hayranlık büyütüyordu saatlerdir. Nasıl bir aileydi ki çocuklarının her halini kabul etmişlerdi. Hem sabırsız bir coşkuyla tanışmak istiyor, hem de hayal kırıklığına uğratmaktan delice korkuyordu.

Çalan zille kapıya koşan Reha, göz ucuyla yeşillere bakmış, elinden tutarak kapıya yöneltmişti. Yüzünde gülümseme ellerinde koli ve çantalarla "Merhaba çocuklar. " diyen kadına baktı Resul. Siyah kıvırcık saçları iki tokayla yandan tutturulmuş, yüzünde belli belirsiz yaş çizgileri olan, sıcak konuşmasıyla tatlı sert bir hava veren kadın ,yeşillerine gülümseyerek bakıyordu. "Hoşgeldiniz, alayım" dedi Resul, uzanıp kolilerden birini kaldırırken.
"Gelip alalım dedik, inat ettiniz. Yoruldunuz işte!" diye ekledi Reha hemen arkasından.

"Yok oğlum taksiye atlayıp geldik. Annen o kadar çok koli hazırladı ki, onları indirip kaldırmak eziyetti sadece." Babasının bakışları elinden koliyi alan Resul'e kayarken, söyledikleri yüzünden ona sinirle bakan kadına aldırmadan içeri girdi.

"Ne yapayım Haldun? Çocuklar anne yemeği yemesin mi? Anne reçelinden tatmasın mı? Her şeyden biraz biraz koydum işte, ne var? "
Babası belki de onlarca kez duyduğu bu açıklamadan sıkılmış ve pes etmiş gibi kendini koltuğa bıraktı. "Tamam İlkay tamam. Haklısın karıcığım. "

Resul aile özeline şahit oluyor gibi kendini utangaç hissediyordu. Ayakta dikilmiş, koridorun köşesinden Reha'nın anne ve babasına sarılışını izliyordu. Kıvırcığının gözlerini parlarken görmek her şeye değerdi. Dünden beri mezuniyet hazırlıklarından çok anne ve babasının gelişine heyecanlanıp duruyordu.

"Oğlum" dedi babası Resul'e bakıp, "Gel sana da bir sarılalım. " Resul ikiletmeden koşar adımlarla Haldun beyin yanında vardı. "Aslan çocuğum benim. Televizyonda göründüğünden daha yakışıklıymışsın. " Resul duyduğu sözlerle kıpkırmızı kesilirken, ne diyeceğini bilemez halde göz ucuyla Reha'ya bakıyordu. Sen bir şey de ben utanıyorum bakışıydı bu. Kıvırcıktan yardım gelmeyeceğini anlayınca, "Teşekkür ederim efendim" dedi mahcup çıkan sesiyle.

Annesi de sıkıca sarılıp , yeşillerine bakarak konuştu. "Aferin sana oğlum. Oğlumuzu yalnız bırakmayıp, sorumluluk aldığın için. Deden meselesini zaten hiç açmıyorum. Helal sana! " Sırtını pat patlayıp takdir cümlelerini sıralarken, Resul daha ne kadar utanabilirim diye düşünüp gerginlikten yanaklarının içini kemirip duruyordu.

Resul'ün imdadına yetişmek için söze atlayan Reha, annesine bakıp konuyu değiştirdi. "Açsınızdır siz şimdi. Önce banyo işlerinizi görün, sonra da Resul'ün saatlerdir sizin için uğraşıp hazırladığı sofraya oturalım. "

İlkay hanım duyduğu şeyle Resul'e döndü, hayran bakışlarını ona bakan yeşillerde gezdirdi. Baştan ayağa süzerek, "Allah'ım bugünleri de mi görecektik? Damat yemeği de yemek varmış kısmetimizde. Haldun duydun değil mi? "

Resul damat kelimesini duyar duymaz boğulur gibi öksürmeye başlayınca, Reha aceleyle mutfağa gidip bir bardak su getirdi.Resul'ün sırtını sıvazlarken bir taraftan da annesine kaş göz işareti yapıyordu. "İyi misin Resul? Ne oldu birden bire? "

İki Dünya Arasında(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin