4. Bölüm Saat 03.22

94.8K 3.8K 371
                                    

Geçiş bölümü ama önemli bir bölüm. Tahminleriniz tutacak mı bakalım. Kolay gelsin.

Multimedya kahve #esaret☕️💜🐞İyi okumalar.

Alkışlar yükselirken Hande'nin o seslere rağmen duyduğu, kulaklarını dolduran Kerem'in ayak sesi, onun yaptığı eko ve kulaklarını dolduran uğultuydu. Kerem'in kendine bakmadan sahneye çıkması, hiç gülmeden sunucunun verdiği ödülü alarak yanına gelmesiyle titreyen nefesini tazeledi. Başını dimdik tutarak karşısındaki kişiye mağrur bir bakış atıp ciddi bir ifadeyle baktı. Sunucu mikrofonu Kerem'e doğru uzatınca Kerem sunucuya sert bir bakış atarak bir şeyler söyleyip geri çekildi. Hande sunucunun renginin attığını gördüğünde içindeki şaşkınlığını dışa vuramadı. Bu kadar da olmaz denilen bir olaya canlı şahit oluyordu. Evet bu kadar da olmazdı!

Kerem elindeki plaketi Hande'ye verirken bir an göz göze geldiler. Korkunç bakan soğuk yeşil gözler ve ona zıt simsiyah mağrur bakışlar... Hande plaketi Kerem den alıp uzattığı eline baktı bir kaç saniye. Tedirgin bakışları flaşların patlamaya başlamasıyla daha da artarken elini uzattı. Kerem elini sıkarken nefesini tutup başını kaldırdı. Eli gibi soğuktu; bakışları, gözleri... Elindeki ağrı gittikçe artıyor Kerem'in elini sıkarken kendini kastığı çenesinden belli oluyordu. Dişlerini sıkarken aynı anda elini sıkıyor ve inanılmaz acı veriyordu. Flaşlar ardı ardına patlarken Hande konuklara döndü. Kimse bir şeyin farkında değildi. Elindeki ağrının azalmasıyla kızaran eline baktı. Sonra Kerem'in korkunç gözlerine, en son zoraki gülümseyerek konuklara. Ağrıyan eli titremeye başlarken plaketi zorla tutarak gülümsemeye çalıştı. Kerem bir kaç saniye daha durduğu sahneden geldiği ciddiyette inip salondan dışarı çıktı.

Hande yaşadıklarını kendinden başka kimsenin fark etmemesinin verdiği rahatlıkla içindeki patlamayı dışına yansıtmadan alkışlar arasında plaketi kaldırıp uzatılan mikrofona yükse sesle bağırdı.

"Bilkent Üniversitesi adına, hocam İlber Karatay adına ve tüm ekip arkadaşlarım adına alıyorum!"

Alkışlar daha da yükselirken Hande elinde plaketle inip kollarını açan hocasına sonra tüm ekip arkadaşlarına sarıldı. Basınla yapılan söyleşiler ve fotoğraf çekimlerinden sonra gece yavaş yavaş bitmeye başladı. Hande en son ailesiyle sarılıp kutladıktan sevinçle nefes alıp gözlerini kapattı. Yüzüne gözüne bulaştırmadan biten bir geceyi geçirmişti. Anne ve babasının koluna girip salondan çıkarken mutluluktan içi içine sığmıyordu ta ki o adamı tekrar görene kadar!

Kerem salona rüzgar gibi hızla girerken yürüyüşü insanı ürkütüyordu. Buz gibi bir ifadeyle yanından geçince ürperdiğini hissetti. Gözlerini kapatıp açarak hemen kendine geldi. Otelin havası gittikçe boğucu olmaya başlamıştı. Kendini şizofren gibi hissediyordu. Az önce yaşadıklarını kimse fark etmemişti ve duyguları bu yüzdendi. Otelin dışına çıktığında serin esen rüzgardan dolayı ürperip anne ve babasını öptükten sonra kendi arabasına bindi. Seza da yanına binince hızla oradan ayrıldı.

Ekiple birlikte kutlama yaptıkları mekana geldiklerinde Hande durgun bir şekilde arabadan indi. Seza'nın aptal konuşmalarını dinler gibi yapmış ama hiçbirini duymamıştı. Hâlâ yaşadığı o bir kaç dakikayı düşünüyordu. Kulübe girerken eline baktığında  kızarıklığın arttığını gördü. Oysa kazı yapan biriydi ve hep ellerini kullanırdı ama o ukâlâ herif elini ne hale getirmişti! Ellerini sıkıp açarken ağrıdığını hissedince sinirleri iyice tepesine çıktı. Müzik sesi ve arkasına Seza'nın bir şeyler söyleyip yanından ayrılması bir kaç saniye sürdü.

***

"Kerem araba kullansam sana gel demem sende biliyorsun. Kutlama yemeği bu. Hep birlikteydik. Şimdi ben olmazsam aklım burada kalır üzülürüm."

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin