36. Bölüm Nefes Tutulması

59.8K 3K 439
                                    

Multimedyamız diyorum susuyorum aynı zamanda multimedyayı açmadan okuyanlara kocaman laf dokunduruyorum😎

Öteki yüzlerin yavaş yavaş meydana çıktığını bu bölümle öğrenmeye başlıyoruz. Kahveler hazır mı? E hadi o zaman tıklayın müziğimize ve bölümü okumaya geçin. Seviyorum sizleri. Keyifli okumalar 😘💕⭐️☕️


Akşam sefalarıyla dolu bir bahçe...

Hepsi de açmış rengarenk. Kokularını saçmışlar zerre alan bırakmaksızın. Bahçenin ortasında ayakta duran iki kişi. Sadece akşam sefalarının şahit olduğu bir an...

Kerem belinden sardığı Hande'yi biraz daha kendine çekti. Kollarındaki cılız beden titriyordu. Diğer eli sırtını okşayarak çıkarken omzunda durdu. Belli ki korkuyordu. Bu ânın bitmesinden. Belki de kollarında titreyen bedeni ürkütmekten. Belki de içindeki duygulardan.


Buz gibi hava ama hissetmeyen iki kişi...


Hande mutluluğun doruklarına çıktığı an yaşadığı duyguların etkisindeydi. Şu an belki de hiçbir şeyin farkında değildi. Soğuktan değildi titremesi. Başka bir şeydi hiç bilmediği...


Dudaklarını hapseden dudaklara karşılık verirken sanki başka bir yerde, başka bir şekilde olumsuzlukların olmadığı bir yerde, hayallerindeki gibi biriyle yaşıyordu bu ânı. Ürkek, titreyen elleri o adamın omuzlarını kavrarken cılız bir şekilde, ensesini kavrayıp çeken kuvvetli kolların etkisiyle kendini bıraktı. Huzurun yaydığı kokunun etkisiyle titreyen elleriyle tuttuğu omuzları sıktı. Şu an bunu neden yapıyorum, neden bu haldeyim ve neden onun öpmesine karşılık veriyorum. Hiçbir soru yoktu. Sormuyordu, iç sesi, düşünceleri. Soracak dermanı çoktan yok olup gitmişti; akşam sefalarının büyülü kokularının arasında. Kendini öpen o adamın öpmesi sahiplenircesine artınca tepki de veremedi bıraktı kendini yine, yeniden...

Kerem ilk kez öptüğü kızın dudaklarını içine çekti. Sanki bir daha öpemeyecek, bırakınca kaybolup gidecek gibi. Dudaklarının tadı yayılırken bedenine kendinden geçiyordu. Hiç bilmediği bir tat...


Neden yapıyordu? Neden öpüyordu? Neden bu ânın bitmesini hiç istemiyordu? Neden daha önce hissetmediklerini hissediyordu? Omzunu sıkan ellerin etkisiyle daha da çekti kendine. Bu kez öpmüyordu. Bu kez daha başka bir şeydi.

Hiç yaşamadığı, hissetmediği...


Kollarındaki kızın dudaklarını öpmesi bambaşka duyguları barındırıyordu bedeninde. Dudaklarını dudaklarına hapsederken hissettiği bir şey vardı.

Esaret...

Esir olmuştu hissetmediği duygulara. Yabancı bilinmedik hislere. Bir kez daha çekti nefes gibi, bir kez daha ve bir kez daha. Çekilip baktığında gözleri hâlâ kapalı yanakları kıpkırmızı olan kıza baktı. Dudakları hâlâ temas halinde ve ikisi de nefes nefese kalmıştı. Kerem yaptığına inanamaz gözlerle bakarken Hande gözlerini açtı, ağır ağır. Dudakların temasına eklenen göz teması... İkisinin de kalbi deli gibi çarparken nefesleri birbirine geçmişti.

Sadece bakıyorlardı. Hande'nin eli Kerem'in omuzlarında, Kerem'in elleri ensesinde. Gözlerini dahi kırpmadan bakarken, istemsiz birden oluşan öpücük gibi Kerem elini Hande'nin yüzüne değdirdi. İlk kez eli titriyordu. Parmağını, yanağında ürkütmekten korkarcasına dolaştırırken yutkundu. Hande'nin şaşıran, korkan, utanan yüzünden gözlerini ayıramıyordu.


Hande buğulu yeşillere bakıyor hiç kıpırdamıyordu. Gözlerini kırpamadığından dolayı acırken, derin bir nefesi çekti içine. Titreyen ellerini sıktığı omuzlardan yavaşça çekti. Yüzünde ağlamaklı bir ifade vardı. Karşısındaki adamın ifadesi hüzünlü ve kırıktı şaşkınlıkla eş. Titreyen göz bebekleri küçülürken yavaş yavaş, dudaklarını bastırıp başını öne eğdi. Nefesi düzene girmiyordu. Kalbinin atışını duyarken açık seçik, elini kalbinin üzerine koydu. Karşısındaki adam duymasın diye ya da kendisi duymamak için. Belki de ilk kez isteği dışında, istemsiz yaptığı, büyüsüne kapıldığı an ve sonrası gelen öpücüğün etkisiyle oluşan kalp atışını susturmak istiyordu.


ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin