76. Bölüm Ölüm Sessizliği

26.8K 2K 339
                                    

Geçen bölüm #Esaret yazarak beğendiği replikleri Twitter ya da Instagram üzerinden paylaşan arkadaşlarım.

@Zehraltnkpr
@Damlaaydin
@BadiSeba
@Kartalice77
Zeyneb999
@NurArzu

Ellerinize emeklerinize sağlık arkadaşlar. Hepinize gönül dolusu sevgiler saygılar teşekkürler❤️😘

Artık finale az kaldı. Allah izin verirse Diğer hikayem Kod 52 başlayacak. Bu bölüm için sizleri beklettim elinde olmadan. Çok yoğundum. Buraya giremedim yazamadım. Sizleri bekletmemek için o kadar sıkışık durumda yazdım ki. Umarım beklentinize cevap veren bir bölüm olmuştur.

Kerem'i suçlayanlar var. Ben öyle bakmıyorum. Ortada büyük bir olay var ve Kerem şokta. Biz hikaye olarak okuyoruz ama aynısı başımıza gelse Allah korusun. Ben daha kötü olurdum eminim. Kötü de olsa Kerem'de insan (Yeni oldu ama olsun)

Olayların ortaya çıktığı bölüm nihayet geldi. Herkes her şeyi öğrenecek. Bu bölüm için yorumlarınızı özellikle bekliyorum. Fikirleriniz benim için her şeyden önemli. Şimdiden teşekkür ediyorum.

Kahveler zaten hazır biliyorum. Müziğimiz Gripin'den "Böyle Kahpedir Dünya" şiddetle tavsiye ederim. Kahveler müzik ve ESARET! Buyrun efenim bölüm sizlerin✌️❤️😘


Kerem direksiyonu koparırcasına sıkıyor gaza yüklendikçe yükleniyordu. Çiselemeye başlayan yağmurla birlikte gözlerinden bir damla yaş aktı. O adam gelmiş, hoş gelmişti! Allah o adamın da Kerem'in de belasını versin tek isteği oydu! Hande'nin yıkılmış hâli gözlerinin önünden hiç gitmiyordu. Melek gibi birisini hak etmeyecek ladar kötüydü! Hande'yi hak etmeyecek kötüydü!

Kötüydü ama...

Gidecek kadar değil... Gidemeyeceğini bile bile gidiyordu! Yüzündeki acı ifade ağlamaklı bir ifadeye dönüşürken âni bir fren yaptı. Söylediği sözlerin her harfi bıçak olup saplanırken ruhuna, boğuk bir çığlık döküldü dudaklarından. Direksiyona attığı yumrukla âni ve hızlı bir kalkış yaptı. Birkaç dakika ayrı kalmak bile acıtırken tüm hücrelerini, geldiğinden daha hızlı arabasını sürmeye başladı. Hande'ye sarılacak ayaklarına kapanacak ve... Dişlerinin arasından yükselen boğuk sesi arabayı doldururken, âni bir fren yapıp arabadan hızla inerek, koşarcasına kapıya geldi. Hande bahçede değildi. Arabasına baktı, yoktu! Ellerini saçlarının arasından geçirirken koparırcasına çekti. Hızla arabaya binip giderken, az önce gitmek üzere yola çıktığı yeri aradı. Konuşmasını yaptıktan sonra dişlerini sıkarak buğulu gözlerle Hande'nin arabasını görmek ümidiyle baktı ama yoktu! Sadece birkaç dakikada sevdiği kadını elleriyle karanlığa itmişti. Sadece birkaç dakikada zehirini akıtıp sevdiği kadını paramparça etmişti.

Sadece birkaç dakika...

Hande'nin arabasını görünce hızını biraz daha artırdı. Buraya geleceğini biliyordu! Daha önce yarım kalan gitme işi için buraya geleceğini biliyordu! Arabasından inip, açık olan kapıdan hızla girerek merdivenleri çift çift çıktı. Kapıyı açıp içeri adım atmadan gördüğü manzarayla zıpkın yemiş gibi kaldı. Dolu gözleri, kara bir acıya dönerken, içeriden gelen seslerin hiçbiri umurunda değildi. Çünkü sevdiği kadının duvara yaslanıp destek alarak dizlerinin üzerine düştüğünü gördü. Başı duvarda dayalı, kolları dermansız... Yüzünü görmüyordu ama nasıl olduğunu tahmin etmek hiç zor değildi. Eskiden, yeniden, az önce, hep ve her an onu yıktığı için o ifadeyi o kadar iyi biliyordu ki... Babasının gür sesini dinleyerek; titrek, yorgun, dermansız bir adım attı. Sonra bir adım daha, bir adım daha...

ESARET  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin