𝐻𝐴𝑅𝑅𝑌 𝑃𝑂𝑇𝑇𝐸𝑅 𝑉𝐸 𝐾𝐼𝑍𝐼𝐿 𝐾𝐴𝐻𝐼̇𝑁 | ❝ Seni sevmekle nefes almak arasında seçim yapmak zorunda kalsaydım, son nefesimi seni sevdiğimi söylemek için kullanırdım. ❞
'𝐖𝐚𝐭𝐭𝐩𝐚𝐝𝐅𝐚𝐧𝐟𝐢𝐜𝐬𝐓𝐑' 𝐨𝐤𝐮𝐦𝐚 𝐥𝐢𝐬𝐭𝐞𝐬𝐢𝐧𝐝𝐞
...
Camdan dışarıya bakan gözlerimi ağır ağır ona çevirip, "Seni ilgilendirmez." dedim. "Neden kendi işlerinle ilgilenmiyorsun? Mesela... Hermione gibi?"
Draco hızla etrafına göz gezdirdi bizi duyan birileri var mı diye, ardından bana dönüp tehditkar bir sesle, "O koca ağzını olur olmadık yerde açmaman gerektiğini bilmiyor musun?" dedi.
Cevap vermek yerine sinir bozucu bir şekilde kıkırdadım. Yeniden gözlerimi dışarıya çevirirken Harry'den nasıl köşe bucak kaçtığımı düşündüm. Sırf onunla konuşmamak için tüm Slytherin'in bakışları altında Draco'nun yanına kaçmış ve Sınıf Başkanlığı görevini aksatmıştım.
Tren pencerelerinin dışında tüm yaz olduğu gibi bir öyle, bir böyleydi; geniş düzlükler boyunca soğutucu sisin içinden geçip, sonra da zayıf, açık güneş ışığına çıktı tren. Pansy ve Blaise'nin sonunda kompartımana geldiği zaman açık hava dönemlerinden biriydi ve güneş tam tepede görülebiliyordu.
"Umarım yemek servisi acele eder, açlıktan ölüyorum," dedi Draco'nun yanına çöken Pansy.
"Nasılsınız çocuklar?" diye sordu Blaise yanıma oturup.
Biz daha cevap vermeden, Pansy, "N'oldu tahmin edin?" diye ekledi, bana dönerek. "Harry gelip seni sordu ve Blaise ona kendisinin işi olmadığını söyleyerek göndermeye çalıştı. Ama Harry oldukça sinirlendi ve Blaise'i itti, Blaise tam ona yumruk atacakken Baş Kız ve Baş Oğlan gelip oluşacak kavgayı ayırdılar."
Blaise'e şok olmuş bir şekilde bakarken, "Sana onunla iletişime geçmemeni söylemiştim." diye azarladım.
"Artık önemli değil." dedi beni geçiştirerek. "Geçti gitti, boş ver."
