12

8.9K 221 9
                                    

Toz,karanlık,is kokusu. Öksürmek istediğimde bile ciğerlerime dolan pis hava. Rutubetin sağladığı iğrenç ıslaklık. Çevreden gelen fare ve daha ne olduğunu anlayamadığım türden hayvan sesleri.

Nasıl bir yerde olduğumu az çok hayal ettiyseniz,olmak istemediğiniz yerler sıralamasında başı çektiğini rahatça söyleyebilirsiniz.

"Kızımız uyanmış mı?" dedi kalın bir erkek sesi.

"Hayır efendim." dedi bir kadın. Kadın? Hemcinsinin bu halde olmasına yardım eden nasıl bir insan olabilirdi ki?

"Dave'e onu hasarsız istediğimi söylemiştim."dedi erkek olan.

Kadından aniden itiraz tonlu bir ses yükseldi.

"Dave bayıltmaya çalıştığında kaçmaya çalışmış. O da saçlarını çekince düşüp bir kaç şeye uğramış. Başka bir şey yok."

Nah yok diye bağırmak istedim ama sonra benim uyuduğumu sanıp bu kadar rahat konuştuklarını hatırladım.

"Her ne olursa olsun. Onun kılına bile dokunanı öldürürken Dave ona bu kadar zarar gelmesini ödeyecek."

"Efendim..."

"Başlama Mel. Şimdi kızımı uyandır da artık ona kendimi tanıtıyım." dediğinde Mel yanıma geldi. Beni yavaşça sarstı. Sanki yeni uyanmış gibi davranıp gözlerimi açtım.

Gözlerim ilk ona sonra da karşımda ayakta duran uzun boylu adama takıldı. Sarı saçları aynı benimkilerin tonundaydı.

"Siz kimsiniz?! Ne istiyorsunuz benden?!" diye bağırmaya başladığımda adam yavaş adımlarla geldi. Gözleriyle baştan aşağı beni süzüyordu ama sapıkça değil,sanki tanımaya çalışır gibiydi.

"Ben Pat. Pat Dawson." dedi önüme çökerken.

"Ne istiyorsunuz?" dedim korkarak. Çünkü bağırsam beni öldürebilirdi.

"Korkma Valencia." dediğinde şaşırarak baktım.

"Benim adım Jessica." dediğimde güldü.

"Sana bu adı verdiler demek."

Anlamayan bi ben miyim yoksa sizde anlamadınız mı?

"Bak sana bazı şeyleri açıklamam gerek. Ama önce buraya birini daha davet etmemiz gerekiyor." dedi ve iki adam birini sürükleyerek içeri soktu. Ortada ki kişi kafasını kaldırıp bana baktığında ağzı ve burnundan kan akan Zayn'ı gördüm.

"Zayn!" diye çığlık attığımda yüzündeki cesur ifade yok oldu.

"Zayn. Sevgilin değil mi? Sevgilini ne kadar tanıyorsun Valencia." dediğinde neredeyse bacaklarımla adamın suratını dağıtacaktım.

"Seni tanıdığımdan daha fazla! Ne bok istiyorsun bizden?!" dedim çığlık atar gibi.

"Bekle de açıklasın Jess." dedi Zayn. Gözlerim ona kayınca ağlamamak için kendimi zor tuttum.

"Akıllı çocuk." diyerek derin bi iç çekti Pat. Sonra da karşıma sandalye çekerek oturdu.

"Şimdi sana bir hikaye anlatacağım. Bakalım tanıdık gelecek mi? 19 yıl önce bir bebek St. Luke hastanesinde dünyaya gelmiş. Bu bebeğin annesi neredeyse onu doğururken ölecekmiş ama bir adam son anda kan bağışlayarak zor bulunan kanının bulunmasını sağlamış. Annesine verilen bebeği onun babası olmayan bir adam almış ve gerçek babası onları uzaktan izlemiş.

Mutlu aile tablosuna uzaktan bakmak zorundaymış çünkü bebeğin annesi o adama tehlike işler içinde olduğu sürece bebeğine asla yaklaştırmayacağını söylemiş ve adamın belasız en yakın arkadaşıyla evlenmiş.

Belki bebekten bir süre vazgeçmek zorunda kalmış ama adam her yaptığı hareketi,her notu takip ediyormuş. Ve tam 19 yıl sonra kızı adamın düşmanları ve sevgilisinin düşmanları kaçırmaya çalışmışlar. Ve bu da gerçek babasının dur deme zamanıymış. Şimdi ise o adam kızına hikayeyi anlatıyor."

Ağlıyordum. Deli gibi de gülüyordum. Anlattıkları deli saçması olsun istiyordum ama anlattıkları gerçek babam olması dışında her şey annemin dedikleriyle ortak bir çok noktası vardı.

"Sen benim babam değilsin. Benim babam New York'ta annemle mutlu bir yaşam sürüyor." dediğimde uzanıp yanağımı sevdi.

"Babanla neden aranda hiç benzerlik olmadığını düşündün mü? Yada neden bir kardeşin olmadığını? Çünkü senin baban sandığın adamın annenle uzaktan yakından bir sevgi bağı yok. Sadece seni büyütmekte annene yardım etmek için annenin yanına verdiğim yakın bir dostum.

Onun sayesinde her şeyini takip ettim. Bak Valencia kabul etmesi zor biliyorum ama..." derken lafını kestim.

"Benim adım Jessica! Gerçek babam olman umrumda bile değil. Annem bana Jessica adını koydu. Benim adım Jessica. Anladın mı?" dedim gözlerimi büyüterek ona bakarken.

"Peki sen nasıl istiyorsan. Şimdi sevgiline gelelim." dedi Zayn'e dönerken.

Adamlarına işaret verip yanımıza getirtti. Adamlar onu yere atıp uzaklaştılar.

"Zayn iyi misin?" dedim eğilmeye çalışarak. Ama sandalyeye bağlı bileklerim bunu engelliyordu.

"Iyiyim merak etme sevgilim." dedi inlerken.

"Ne dokunaklı Zayn. Neredeyse ben bile ağlayacağım. Her neyse. Şimdi kızıma gerçek yüzünü sen mi anlatmak istersin ben mi anlatayım?" dediğinde Zayn kafasını iki yana salladı.

"Benim yapmamı mı istersin? Peki." dedi Pat ve bana döndü.

"Şimdi senin sevgili sevgilin aslında sadece ünlü bir şarkıcı değil. Aslında aynı anda gerçekten kötü bir çocuk." dedi ve kendi kendine yaptığı espriye güldü.(Hani Zayn Kötü Çocuk olarak eğleniyo ya kendi kendine bu adam da oraya dokundurmuş durumda :))))

Gözlerimi devirip devam etmesini bekledim.

"Zayn ünlü olmadan önce uyuşturucu kaçakçılığı yapıyordu. Seni kaçıranlarda çok başarılı olduğu için onu seninle tehdit ediyorlar. Ama işin garibi Zayn'de beni seninle tehdit ediyor ve tehdir mesajı eğer onu o insanlardan korumazsam sana zarar vereceği yönünde."

Hayır. Hayır hayır hayır hayır! Bu imkansız! diye çığlık atan kalbim ağzımdan çıkmak ister gibi atıyordu.

"Biliyorum dediklerime inanmak istemiyorsun ama seninle tanışma hikayesi bile kurmaca. O gün konsere gittiğini biliyordu. Bilerek sana çarptı. Engellemeye çalıştım ama çok geçti. Sen ona aşık olmuştun."

Deli gibi ağlıyordum. Gözlerimden akan yaşlar tişörtümden içeri kayıyor ve soğuyarak daha fazla üşümeme neden oluyordu.

Zayn da ağlıyordu ama samimi olduğundan emin değildim. Gözlerinin içine baktım ve belki de hepimizin içine parçalayan şeyi söyledim.

"Neden? Neden bana bunu yapıyorsunuz? Neden?"

Umarım beğenmişsinizdir haftasonu ve dün yazamadım çünkü gezmekten ve ders çalışmaktan vaktim kalmadı. Her neyse okuma ve vote sayıları çok hoşuma gitti sizi çok seviyorum. Okuduğunuz için teşekkürler,öpücükleeeeeer :*

I Knew You Were Troubleحيث تعيش القصص. اكتشف الآن